26 Yıldır Yapılan Festival, Neden Ekonomik Katkıya Dönüşmüyor?
Kumluca’nın köklü festivallerinden biri olan Tarım ve Seracılık Festivali bu yıl 26’ncı kez düzenlendi. Temelleri önceki dönem Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya’nın liderliğinde atılan bu etkinlik, yıllar içerisinde bir kültür şölenine dönüşerek ilçemizin hafızasında özel bir yer edindi. 41 mahalle muhtarının gönüllü katılımı ve halkın samimi desteğiyle yıllardır süren bu organizasyon, Yörük göçünden yağlı güreşlere, yörük çadırlarından konserlere kadar geniş bir yelpazede hayat buluyor.
Ancak bu yıl, bazı eksiklikler ve yanlış yönetim anlayışı festivalin ruhuna gölge düşürdü. Özellikle Yörük göçü gibi kültürel unsurların giderek zayıflaması, gönüllü katkı sunan muhtarların ötekileştirilmesi ve destek taleplerinin yeterince karşılık bulamaması gibi durumlar, festivale katılanların da dikkatinden kaçmadı. Bu iş gönül işi; motive ederseniz büyür, yoksa sadece “olsun” diye yapılırsa ne kültüre ne turizme katkısı olur.
Yörük göçü gibi tarihi ve kültürel bir temsilde motosiklet konvoylarının yer alması, işin doğasına aykırı. Kıyafet, müzik, kullanılan objeler ve atmosfer tamamen geçmişe dönük olmalı. Müzik de sadeleşmeli. Gürültü kirliliği içinde göç anlamını yitiriyor.
Lunaparkın olmaması, yörük göçü sonrası konser programı yapılmaması gibi kararlar da festivalin coşkusunu olumsuz etkiledi. Özellikle çocukların beklediği lunaparkın yokluğu, ailelerin de hayal kırıklığına uğramasına neden oldu. Önümüzdeki yıllarda bu gibi detayların yeniden gözden geçirilmesi şart.
26 YILDIR YAPILAN FESTİVAL, NEDEN EKONOMİK KATKIYA DÖNÜŞMÜYOR?
Yıllardır binlerce insanı ilçemize çeken Kumluca Tarım ve Seracılık Festivali, kültürel anlamda önemli bir başarıya imza atıyor. Ancak bu büyük organizasyonun ekonomik yansıması maalesef hala yok denecek kadar az. İnsanlar ilçemize geliyor, etkinliklere katılıyor ama ilçemizin ürünlerinden, kültüründen, ekonomisinden bir parça dahi almadan dönüp gidiyor.
Festival kapsamında açılan sergiler ve sokak pazarları ne yazık ki çoğunlukla dışarıdan gelen pazarcı esnafa ait. Bizim yörük kültürünü yansıtan, ilçemize özgü el emeği göz nuru ürünlerin sergilendiği bir “Kumluca Yöresel Ürün Pazarı” hala yok. Oysa Türkiye’nin dört bir yanındaki festivallerde, o yörenin ürünleri tanıtılıyor, satılıyor, ekonomik değer kazanıyor.
KUMLUCA’YA ÖZGÜ BİR MARKA, BİR HATIRA, BİR ÜRÜN NEDEN HALA YOK?
Bugün ilçemize gelen bir ziyaretçinin “Ben bunu Kumluca’dan aldım” diyerek evine götüreceği bir magnet, bir sembol, bir hediyelik eşya dahi yok. Yörük kültürünü anlatan bir otelimiz, konaklama alanımız, temalı bir tesisimiz dahi yok. Halbuki biz 26 yıldır bu festivali başarıyla yapıyoruz ama hala kültürel mirasımızı ekonomiye dönüştüremiyoruz.
Oysa küçük bir adımla çok şey başarılabilir: Yörük yaşamını anlatan bir müze, temalı bir butik otel, el emeği ürünlerin satıldığı stantlar, Kumluca’ya özgü hediyelikler… Hatta bu ürünlerin tanıtımını yapacak bir e-ticaret sitesi dahi neden olmasın?
ARTIK BU FESTİVALİ TİCARETE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ
Kumluca festivali sadece geçmişe öykünmek değil, geleceğe de yatırım olmalı. Yörük göçünü sadece izlemek değil, yaşatmak gerek. Bunun yolu da, kültürümüzü ekonomiye entegre etmekten geçiyor. Bu çağrım sadece belediyeye değil, esnafa, STK’lara ve tüm ilçeye…
Güreşler Yeni Stadında…
Festivalin en önemli ayağı olan Yağlı Pehlivan Güreşleri ise bu yıl ilk kez Atatürk Stadyumu’nda yapıldı. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Kumluca Belediyesi iş birliğiyle hayata geçirilen bu modern tesis, geleneksel güreşlerimize ev sahipliği yaptı. 67 başpehlivan ve toplam 1134 güreşçinin katılımıyla yapılan müsabakalar, organizasyon anlamında başarılıydı.
Yeni stat modernliği, geniş yeşil alanı, seyirci oturma düzeni ve teknik donanımıyla takdir topladı. Belki kapasite daha yüksek olabilirdi ama mevcut haliyle önümüzdeki 5-10 yıl için ihtiyaçlara cevap verecek seviyede.
Ancak esas eleştiri, güreşlerin formatına. Lig usulü güreşlerin başlamasıyla kıran kırana müsabakaların yerine daha temkinli, seçilmiş karşılaşmaların geldiğini görüyoruz. Güreşin heyecanı biraz gölgede kaldı. Her şeye rağmen, başarılı bir organizasyon yapıldı. Emeği geçenleri kutluyorum.
Yörük Çadırları ve Müzik Karmaşası
Festivalin en renkli ve anlamlı noktalarından biri de yörük çadırlarıydı. Bu çadırlar, yalnızca görsel bir şölen değil, aynı zamanda yörük kültürünün misafirperverliğini, üretim anlayışını ve dayanışma ruhunu yansıtan önemli semboller. Ancak her çadırdan ayrı ayrı çalan yüksek sesli müzik, ziyaretçilerin çadırlarda vakit geçirmesini, sohbet etmesini ve kültürü anlamasını zorlaştırıyor. Bu ses kirliliğine bir düzen getirilmesi gerekiyor. Artık yeter bir çözüm üretilmeli… Tek hoparlörle ya da sırayla müzik çalınması gibi çözümlerle daha sağlıklı bir ortam yaratılabilir.
Sonuç olarak Kumluca Tarım ve Seracılık Festivali bir mirastır. Bu mirası büyütmek de, gölge düşürmek de elimizde. Kültürel mirasımıza sahip çıkarken, modern ihtiyaçlara uyum sağlamalıyız. Eleştirilerimiz daha iyi bir gelecek içindir. Önümüzdeki yıllarda eksiklerin giderilmesi, gönüllülerin motive edilmesi ve festivalin ruhuna uygun hareket edilmesi dileğiyle…
Kıssadan hisse:
Geçmişin mirasına sahip çıkmak, sadece gelenekleri yaşatmak değil, aynı zamanda bugünü daha iyiye taşımaktır. Festivalin kalbinde kültür, ruhunda ise birlik olmalı.
Kalın sağlıcakla…