Her sabah karşımdaki kargı bana el sallar…

Rüzgârı tutar, güneşi eğer, sonra bir tüy gibi dalgalanır…

Kargı, benim en tılsımlı bitkilerimden biridir. Her defasında başka bir yerde dikmişimdir onu; Olympos’un tuzlu rüzgârlarından Adrasan’ın tatlı sularına kadar. Şimdi ise dağların tabanına, bir evin karşısına yerleştirdim. İyi bir komşuluk içindeyiz. Sabahları bana el sallar, ben de ona. Göz göze geliriz rüzgârın araladığı perdeyle…

Kuşlar onu sever. O bitkilerin birinci derecede olma nedeni de kuşları çağırmak içindir…

Çiçekli yongalarından yuvalar yapar, tüyümsü dokularını sıcacık bir örtüye dönüştürürler. Güneşi prizmasından geçirip önce yapraklarına, sonra püsküllerine verir. Altın gibi parlar, sonra başını eğer. O an bilirim: Günaydın demiştir bana…

Onun bilimsel adı Arundo donax. Ne kadar resmi, ne kadar soğuk bir isim! Oysa ben ona sadece Kargım derim. Endonezya’dan geldi belki ama şimdi bu coğrafyanın dilini konuşuyor. Rüzgârı, yağmuru, suskunluğu tanıyor artık…

Bir zamanlar ney yapımında kullanılırmış. Ben de bir dönem ney üflemeyi öğrenmeye çalıştım. Kargının içinden çıkan ses, insandan çıkan nefesle birleşince bir sır açılır gibi olur. Kargı susar, insan konuşur; sonra insan susar, kargı konuşur…

Rüzgârla savrulduğunda bile eğilmek değildir bu, selamdır. Her sabah bir selam, her akşam bir dua taşır…

Belki de o yüzden severim bu bitkiyi; dimdik durur ama kimseye kafa tutmaz. Kökleriyle derinlere iner, gövdesiyle göğe uzanır. Aradaki insan, belki de onun dengesini öğrenmek için yaşar…

Sabahın kuşları çalışmaya başladı kargılarda…

Kuşlar onu çoktan keşfetti. Çiçeklerinden yuva kurup sabah ezgilerini onun püsküllerinden yayıyorlar… Beslenmeleri de çabası…

Bazen onlara bakarken, içimden bir ney sesi yükseliyor. Bir zamanlar ney üflemeye heves etmiştim. Nefesim kargının içinden geçerken bir ses doğardı, içli ve bilge…

O sesi duyan, kalbinin iç sesindeki derinliği de duyardı…

Kargı, bana insanın nasıl direnmesi gerektiğini öğretti…

Rüzgâr onu bükse de kırmaz. Yağmur onu ıslatsa da çamura saplanmaz…

Her sabah yeniden doğrulur, her akşam sessizce dua eder gibi titrer…

Bazen düşünüyorum: Belki de kargı, aslında toprağın duasıdır…

Kim bilir, biz insanlar yalnızca onun selamını alabiliyoruz…

Vesselam…