Evet, yurdumuz çok farklı iklimin tam merkezinde duruyor…
Bu iklimin en belirleyici olan ilişki ağı ise Emperyalizmden geçiyordu…
Dünya sanki ikiye bölünmüş, “Küreselci” olanlarla “Yerel dinamiklerin” belirlediği bir dünyanın makasındaydı…
Hemen bütün ülkelere de bu iklim adeta dayatılmıştı…
ABD seçimleri aynı zamanda ülkelerin de seçimi oluyordu…
ABD’nin “Silahla olmuyor”, ”Seçimle deneyeceğiz ve dostlarımızla birlikte yürüyeceğiz…” dendiğinde; aynı zamanda CHP’nin de kulağına bir şeyler fısıldanıyordu…
İşte 15 Temmuz Darbe Girişimi, bizzat halkın öz direnişiyle bastırılınca; ülkemiz içindeki fikir ikliminde de bir ayrışmaya gitti… O tarihten sonra sanki bir Milat oluştu.
Devlet Bahçeli’nin MHP’si tam anlamıyla bir ittifakın temelini oluşturacak ve emperyal ilişkilere karşı Cumhur İttifakının temelleri atılacaktı. Ben bu yüzden Makalemin başlığını: 15 Temmuz Çok Şeyin Başlangıcıydı, olarak attım…
Bazı arkadaşlarımız ise “VAN minüt” olarak belirledi bu miladı. Sevgili Nihat Genç, böyle düşünenlerdendi… Onu da yıldızlara gönderdik. Ruhu şad olsun.
CHP, bu süreçte küreselcilerin belirlediği hatta durarak; FETÖ ile çok güzel fotoğraflar verdi…
Şimdi ise gelinen noktada Fetö yenilmiş. PKK ise kendi kuruluş paradigmasından vazgeçerek, kendini feshediyordu…
Kendini var eden ideolojisini de “Barış” ekseniyle kutsadı…
Bugüne kadar yazılan çizilen şeyler, “Barış” ekseninde oldular…
Elbette ben de bu süreci çok önemli bulan birisiyim…
Elimden, gönlümden, dilimden geldiği kadar da bu sürece katkı koymayı ödev olarak bilirim…
Kendimin sosyalist kimliğinin belki en önemli yerinde dururdu ”Kürt Meselesi”… Bu konuda da bedel ödemiş de birisiyim…
Gelgelelim barış meselesinin temel dinamiklerine…
Bir örgütü örgüt yapan temel unsurlar yok olunca, felsefesinde de kopuşlar olur… Mikro ittifaklarla da örgüt kendini yeniden var edemez. Öyle bir zaman gelip çatar ki O mikro ittifaklar zamanla “Makro İttifaklara” dönüşerek örgütü belirleyici olur… Aynı, Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin “Kürt seviciliği” gibi…
Bunlar görülmüş olsa gerek… Anlaşılmış olsa gerek ki örgüt bu tutum ve davranışından vazgeçti…
Bana sorarsanız bir “Modernite” oluşmadı…
Ancak bu barış ortamının yarattığı düşünce ve felsefe iklimiyle yeni bir “Modernite” oluşabilir… Bu durum da ortak yaşama arzusuna ve Kültürel- Sosyal ilişkilerin pekişmesine daha uygun zemin hazırlayabilir…
Gerekli, yeterli sosyolojik ve psikolojik ortamın hazırlanmasında hepimize görevler düşüyor…
Emperyalizme karşı mücadelede yeri ve anlamı olan mağaranın dibinde yanan o ateşin de bir antiemperyalist bir tanımı olsa gerek…
Orada yapılan bu simgesel töreni de anlamlı bulduğumu belirtmeliyim…
Barış ve barış…
Savaşmaktan ve savaşmaktan çok iyidir…
Vesselam…