Gazze toprakları…

Filistin’in kalbi…

Bir ülke düşünün, sınırları silinmiş; haritalarda var ama gerçekte hep kuşatma altında. Bir halk düşünün, kökleri bin yıllara uzanıyor ama yaşama hakkı her gün bombaların gölgesinde sorgulanıyor…

Ey insanlık!

Neredesiniz?

Bir bebek ölürken gözlerinizi mi kapattınız?

Bir annenin feryadı kulaklarınıza ulaşmıyor mu?

Çocuklar diri diri gömülürken nasıl oluyor da bu kadar sağır, bu kadar taş kesiliyorsunuz?

Gözümüzün önünde bir soykırım yaşanıyor. Ve bizler, televizyonların karşısında, sosyal medyanın parlayan ekranlarında, bir dizi film izler gibi seyrediyoruz bu büyük trajediyi. En acısı da bu: Kalplerimizin en derin yerinde duyduğumuz acıyı, suskunluğa gömüp seyirci kalışımız… Birkaç gün önce Lay laylom Belediyeciliği ve Lay laylom Partileri diye bu konuyu yazmıştım…

Oysa Sumud Filosu, işte tam da bu suskunluğu yırtmak için yola çıktı. Akdeniz’in mavi sularında 44 ülkeden 497 yürekli insan, ölümü göze aldı. Onlar sadece gıda, sadece ilaç taşımıyorlardı. Hayır… Onlar insanlığın onurunu taşıyorlardı. Vicdanın son kırıntısını, umudun son kıvılcımını taşıyorlardı.

Ve Sumud saldırıya uğradı.

Uluslararası hukukun, insanlığın, adaletin gözleri önünde… Bu bir askeri müdahale değil, bu düpedüz bir devlet terörüdür.

Unutulmasın:

Sumud ekmek taşıyor, Sumud yaşam taşıyor, Sumud umut taşıyor, Sumud insanlığın otak sesini ve çığlığını taşıyor…

.

Ama engellendi. Tüm dünyanın gözleri önünde…

Ve dünya, bu insanlık suçunu, sanki uzak bir film karesi gibi, sessizlikle izlemeyi seçti.

Oysa biz biliyoruz: Umudu durduramazlar. Ekmek taşıyan gemiyi durdurdular belki ama içimizdeki adalet arzusunu asla susturamayacaklar.

Sumud yaşıyor. Sumud, umudun ön adıdır. Bir kavganın simgesidir. Bir çocuğun özlemidir. Bir halkın direnişidir…

Ve belki bir gün, Gazze’nin çocukları özgürce koştuğunda, anneler feryat değil ninni söylediğinde, bu günlerin hafızasında Sumud’un cesareti ışıldayacak. Çünkü umut, daima bir yol bulur...

Çünkü insanlık, ne kadar susarsa sussun, vicdanın sesi en sonunda yankılanır, çığlığa dönüşür…

Vesselam…