Mehmet Başaran ile Ömer Serin’in kurduğu dostluğu yazmışken, Mahmut Makal ile kurduğu dostluğu anlatmadan geçemeyeceğim…
İlk yüz yüze buluşmayı, 6 Aralık 1996 yılında İstanbul’da gerçekleştirirler ve o günün anısına da; ilki 1989 yılında Güldikeni Yayınları tarafından çıkan “Ağlatı” adındaki denemeler kitabını imzalar. Ve şunları yazar:
“Mahmut Makal’dan, Değerli Köy Enstitülü Ömer Serin’e İstanbul’da yüzcek tanışma anısı… 6.11. 1996”
Masamın başucunda Mahmut Makal tarafından yazılmış tam 11 kitap bulunuyor… BİZİM KÖY isimli kitabı en önemlilerinden…
Nedeni ise bir döneme imza atacak ve “Köy Edebiyatı” adında bir yazın türü ortaya çıkacaktır…
O dönemi, Varlık Dergilerinin kurucusu Yaşar Nabi Nayır şu dizeleri yazarak anlatır:
“Yüzünü henüz görmediğim Mahmut Makal’ı ilkin, bundan iki yıl önce, İvriz Köy Enstitüsünü bitirdikten sonra öğretmenliğine tayin edildiği köyden gönderdiği manzumelerle tanıdım. Bu manzumeler zayıftı. Kendisine bunu açıkca yazarak içinde bulunduğu muhiti tetkik etmesini ve bakir gerçeklerle dolu Anadolu köyünden bize müşahedelerini yazmasını tavsiye ettim. Bir müddet sonra, Varlık okuyucularının pek iyi bildikleri ve çok beğendikleri “Bir Köy Öğretmeninin Notları” gelmeye başladı. Derme çatma bir tahsil görmüş, iki kasabadan başka şehir tanımayan, edinecek parası olmadığı için okuduğu kitapların sayısı beş onu geçmeyen on sekiz yaşında bir köy çocuğunun kaleminden çıkan bu notlar pek çok aydınlarımızı kıskandıracak bir olgunluk, müşahede kuvveti ve duygu asaleti taşıyordu.
Yazdıkça ifadesi de gitgide düzeliyor, canlanıyordu. Onu teşvik etmekten hiç geri durmadım. Son yazdığı notların köy gerçeklerini dile getirmek bakımından ne büyük bir hizmet olduğunu görünce bu yaz onu daha zor bir işe davet ettim: köyünü bize tanıtacak kitap yazmak! …”
Evet, Mahmut Makal’ın yazarlık yolculuğu da böylelikle başlamış olur…
Ömer Serin ise, bu kitapların çoğunu okur ve bitirdiği kitapların sonuna da not düşer, tarih düşer…
Sonrasında Ömer Serin, “yakalandığı amansız hastalıktan…” 8 Temmuz 2004’ yılında vefat eder…
Binlerce kitap, yüzlerce yazdığı makaleler ve Toprak Ağalığına karşı verdiği mücadeleler gereği hukuksal süreç belgeleri ve sürgün notları kalır geriye…
Oğulları da anısına bir kitap hazırlamak isterler…
Daha önce oğullarını tanıyan Yazar Mehmet Başaran bu fikri çok benimser ve onları da Mahmut Makal’la bir araya getirir… Ve bu kitabı yayınlanmasını sağlayacak süreç başlar. “SON YAPRAK” adı altında bir kitap hazırlanır…
Bu kitaba da Yazar ve dostu Mehmet Başaran bir şiir yazar:
BİR ELMALI SÜRGÜNÜ
Ömer Serin’e
Baksanız bir işçiydi sabah pazarında
Susması piyasayı bozan
Kim yontmuştu o kulları o yüzü
Bilmediğimiz bir ağaçtan
Gözlerinde kırık bıçakların hüznü
Bir Elmalı sürgünü
Baş kaldıran karanlığa ve kendine
Bir Elmalı sürgünü
Öldürün beni diye bağırıyordu
Kulaklarında hala bir ses
Geceyi uykusuz geçirmişti gene köylüler belki de karakolda
Uzun bir ağıttı aklında sürüklenen kadınlar
Yoksulluğunu görmekte Bayralar’ın
Yorulmuş bir göz gibi kapanan
Gölün bağışıydı onların tarlaları
Soluğunu göğ ekinlere bırakan gölün
En kuytu yerinde sakladığı pırıltıyı
Acıya karşı çıkaran gölün
Çift sürüyorlardı düşlerinde bile
Sonra jandarmalar geldi üstlerine
Beylerinmiş gölyeri
Patlamış ellerini gösterdiler olmadı
Beylerinmiş gölyeri
Geri dönüşüydü bu açlığın kapkara bir yüzle
Traktörler sürüldü üstlerine
Kana bulandı ekinler
Namuslu ve güzel değildi
Ayaklar altında hiçbir şey
Maviliğinden utanıyordu Akdeniz
Tohumlar ekiliyordu ama nasıl
Çocuklar büyüyordu ama nasıl
Hey dağlar Köroğlu’nun dağları
Neden buradaydı anlamıyordu
Sorar gibi bakıyordu kente
Yolunu kesen bankalara ve kirli gökyüzüne
Ve çarşılara ve uzak eşkiyalara
Gözlerinde kırık bıçakların hüznü
Toprağa ve kavgaya yakışan elleriyle
Hey dağlar Köroğlunun dağları
Neden…
Mehmet Başaran
Çok daha fazlasını hazırlayacağımız kitapta belgeleriyle bulacaksınız…
Mahmut Makal ve bir de Ömer Serin…
Yaşanmış hemen her şey derin derin…
Vesselam…