Gözler kör edildi,

kulaklar sağır kılındı,

diller zincire vuruldu,

kalpler taş kesildi.

Ve orada…

Gazze’nin göğsünde

çocuklar açlıkla,

çocuklar bombalarla sınandı…

Gözü yaşlı bir anne

Filistin bayrağının

Yeşilini düşündü.

Bereketli topraklar da

yaşama umudunu…

Gözü yaşlı bir baba

Filistin bayrağındaki

Siyah renk düştü aklına

Yüz binlerce bebeğin, çocuğun, gencin

Sürgün düştü yüreğine…

Direnen bir delikanlı

Beyaz renge dikkat kesildi

Barışa, birlikte yaşama sevincine…

Anneler,

yıkıntıların gölgesinde

kollarını kalkan etti.

Babalar,

henüz nefesi buğulu bebeklerine

mezar taşı yazdı ağıtlarıyla…

Ve bir halk,

Ve bir tarih,

Ve bir kadim şehir

Kendi tarihine ağıt yakıyor…

Utanmıyorlar…

Kadim bir kenti

emlakçı defterinde pay eder gibi…

Utanmıyorlar…

Bir halkı göz göre göre silmeye,

toprağına, taşına, göğüne kastetmeye…

Soykırıma seyirci kalanlar,

kendi vicdanlarının harabelerinde

çoktan kayboldular…

Ve biz,

bir belgesel izler gibi izliyoruz

çağın utancını.

Ama tarih unutmayacak:

Gazze’nin çocuk gözlerinde

yüzyılların hesabı birikecek.

Ve o hesap,

taşlardan, molozlardan, küllerdeki çığlıktan

yeniden yükselecek…