Finike, tarihi ve coğrafi konumu olarak ülkemizin nadide ilçelerinden birisidir. Yeşilin ve mavinin kesiştiği bu topraklara her geçen yıl hem yurt içi hem yurt dışından ilgi artmakta olup, bu durum ilçe nüfusunu da artırmaktadır. İlçe nüfusunun artması, sosyo-ekonomik artılar kazandırmış ama aynı zamanda birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir.

Bölgemizde bu sorunların en başında çevre kirliliği gelmektedir. Buna paralel olarak kıyılarımız ve denizler de bu kirlilikten nasibini almaktadır. Bu kirliliğin meydana gelmesinde bir diğer faktör ise bireysel tüketimin de artmış olmasıdır. Belediye mevcut iş gücü kadrosu ve ekipmanları ile elinden geleni yapmaya çalışmakta fakat manzara bunun yeterli olmadığını göstermektedir. Finike sahil yolu, dalgakıran, parklar ve vatandaşların yoğun olduğu bölgelerde maalesef çevre kirliliklerini daha fazla görmekteyiz.

Kabul edilmesi gereken diğer bir gerçek ise çevre temizliğinin ve bunu korumanın tek başına belediye tarafından yapılmasının mümkün olmadığıdır. Burada bilinçli yetişmiş toplumun da çok önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. Buna en iyi örnek olarak Japonya’yı gösterebiliriz. Sokaklarda, caddelerde tek bir çöp bile göremezsiniz, hatta çöp kutusu bile bulunmamaktadır. Bunun sebebi, ülkenin uyguladığı bilinçli atık yönetimi politikasıdır. Sokak çöp kutularında çöplerin ayrıştırılarak geri dönüşüme kazandırılmasının zorluğu sebebiyle, insanlar bilinçli bir şekilde çöplerini eve götürmekte ve ayrıştırarak atmaktadır. Böylelikle geri dönüşüm sistemi de en etkin biçimde çalışmakta, insanlar daha çocukken önce evlerde sonra okullarda geri dönüşümün nasıl yapılacağını, çöplerin nasıl atılması gerektiğini öğrenmektedirler. Aslında ilginç olan bizim toplumumuzun eve gelince ne kadar temiz olduğu fakat bunu sokaklara yansıtamamasıdır. Herkesin hatırlayacağı gibi, o evlerde kokan arapsabunları, özenle saklanan misafir odaları, çamaşır suları ile temizlenen banyolar her ne hikmetse evin dışına çıkınca yerlere atılmış pet şişelere, ambalaj atıklarına, sigara izmaritlerine dönüşüyor. Evlerine çiçek gibi bakan Türk halkı sokağa çıkınca bu temizlik alışkanlığını kaybediyor. Bunu görmek için Finike’nin herhangi bir sokağında yürümeniz yeterli olacaktır.  Bu sorunun çözümü belediye ve halk olarak kolektif bir bilinçle hareket etmemizdir.

Doğaya ve denize saygı ile çevre bilincinin oluşturulması için görev ilk olarak ailelere düşmektedir. Anne babalar bu bilinci erken yaşlarda çocuklarına aşılamalıdır. Tabi bu anne babanın çevreye duyarlı olmasıyla ancak mümkündür. Çocuklar anne ve babaları ne söylerse değil ne yaparsa onu öğrenir, ilerleyen yaşlarda da öyle davranmaya devam ederler.

Okullarda ve üniversitelerde, öğrencilere belirli periyotlarla çevre ve doğa bilinci anlatılmalı, aynı zamanda sokaklarda, sahillerde ve parklarda toplum projesi olarak pratikte uygulanmalıdır. Akdeniz Üniversitesi Finike Meslek Yüksekokulu’nda bunun dersler ve gönüllü çalışmaları ile hayata geçirildiğini görmekteyiz.

Camilerde ise imamlar cemaatlerine her zaman çevre temizliğinin ve doğaya saygının dinimiz açısından da önemini hatırlatmalıdır. İyi bir Müslüman olmak sadece İslam’ın beş şartını yerine getirmek değil, tüm canlara ait bu çevreyi, doğayı ve denizi de korumaktır.

Belediye halkla daha çok bir araya gelmeli, çevre temizliğinin önemini hemşerilerimize anlatmalı, toplumdan ne gibi beklentiler içinde olduklarını yüz yüze interaktif bir şekilde aktarmalıdır. (Yaptığı uygulamalar, yenilikler, yapacağı yeni çevre projeleri gibi) Belediye başkanımız Sayın Mustafa Geyikçi’nin ayda en az bir defa hemşerileri ile bir araya gelmesinin vatandaş ile belediye arasında pozitif bir bağ kuracağına inanıyorum.

Yukarıda belirtilenler hayata geçirildiği zaman güzel Finike’miz hem Akdeniz Bölgesi hem Türkiye genelinde parmakla gösterilen, çevreye duyarlı, örnek bir ilçe olacaktır. Başta Belediyemiz olmak üzere bütün hemşerilerimize bu konuda iş düşmektedir.

Daha temiz, çevreye, doğaya ve denize saygılı bir Finike için hep beraber el ele…