2020 ve 2021 yıllarında covid-19 tüm dünyada, medyada; en büyük tehlike olarak algılanıyor ve görülüyor. Bu bulaşıcı hastalık; ondan daha tehlikeli olan fakat artık kanıksadığımız ve adını duymaya çokça alıştığımız “İklim Değişikliği” tehlikesini de kamufle etmiş,ikinci plana atmış oldu. Ama “İklim Değişikliği “tehlikesi sessiz ve derinden ilerliyor. Bu tehlike pandemiden daha kötü ve acımasız olabilir. Çünkü “İklim değişikliğinin” bir aşısı yok ve olmayacak da.İklim değişikliğini sorununu bir kişi çözüpte Nobel bilim ödülünü alamayacak büyük ihtimalle. Çünkü bu sorunun çözümü tek bir insanın değil ,tüm insanlığın elinde.Yaşayan her insanın yapacağı küçük farkındalıklarla çözülebilecek bir problem.

-Geçtiğimiz günlerde bölgemizde 1993 yılından bu yana görülmeyen kar yoğunluğu görüldü.

-Ordu’da Fındıkta 'yalancı bahar' ve 'don' tehlikesi. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, 1960´lı yıllardan sonra ilk defa böyle bir kış yaşandığına dikkat çekerek, "Şu anda püslerimiz, dişi ürüme organı dediğimiz karanfillerin uçları kurumaya başlamış. Bu mevsimde onların kurumaması lazımdı. Bu hakikaten çok büyük bir tehlike" dedi. Bitkiler dinlenemiyor ve kış uykusuna yatamıyor.

-Sadece bitkiler değil,diğer canlılarda kış uykusuna yatıp dinlenemiyor. Bu aksaklık, zincirleme olarak, tüm canlı popülasyonunu etkiliyor.

-Antalya’da maksimum sıcaklıklarda 6 derece kadar artış bekleniyor. Yağışlarda da yüzde 23.5 azalma bekleniyor. Bu tüm ürünlerin veriminde azalış ve buna bağlı olarak ürün fiyatlarında artış demek. 2/3 derecelik sıcaklık artışları bile,zararlı böcek popülasyonunun artması için görünmez bir tehlike yaratıyor.

-İklim değişikliği küresel bir sorun.Yüzeyinin %80’i buzullar ve donmuş topraktan oluşan Grönland, iklim değişikliğine yenik düştü.Eriyen buzulların Kangerlussuaq Havalimanı’na zarar verdiği ve havalimanının 5 yıl içinde sivil uçuşa kapatılıp alternatif havalimanı çalışmalarına başlanacağı açıklandı.

-Karadeniz Bölgesi’nde yağışların % 10 ila 20’lik artış göstermesi, güneyde ise % 30’a kadar azalması beklenmektedir. İklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’nin Ege kıyısında Gediz ve Büyük Menderes Havzalarındaki yüzey sularının % 50’sinin bu yüzyıl içinde yok olabileceği tahmin edilmektedir.

-Burdur Gölü'nde su çekildi, iskele ortada kaldı.

Türkiye'nin en önemli göllerinden biri olan ve son yıllarda büyük su kaybı yaşanan Burdur Gölü'nde iskelenin bulunduğu alandaki su tamamen çekildi. Kuraklık nedeniyle iskelenin tamamen ortaya çıkması, Burdurluları üzdü. 6 yıl önce gerçekleştirilen ''Göle Yas'' etkinliğinde ise göle bir TIR pet şişe su dökülmüştü.

Ülkemizin ve Tüm dünyanın ortak sorunu olan İklim Değişikliği ile ilgili;konusunda uzman bilim insanları önerilerini dile getiriyorlar. Tabiki de bu öneriler ülkelere, coğrafyaya göre değişiklik gösteriyor. Aslında her insanın bireysel olarak da,yöresel olarak da yapılabileceği çalışmalar var.

Örneğin bizim yöremizde; Batı Antalya’da, kurak dönemler için Yeraltı barajları da su yönetimi için kullanılabilinir. Kaş-Kumluca hattında, toprağın yapısı itibariyle de bir çok su altı mağarası ve su altı nehirleri bulunmaktadır. Antalya platosu traverten bir platodur. Birbiriyle bağlantılı su altı nehirlerinin oluşumu için bu yapı çok uygundur. Buna bağlı olarak değerlendirilmesi gereken atıl durumdaki su miktarı da Batı Antalya'da diğer bölgelere göre fazladır.

Batı Antalya'da yer altındaki jeolojik ortamlarda ,halihazırda depolanmış bir su mevcutta var zaten. Çünkü toprağın yapısı nedeniyle geçirimsiz bölgeler mevcut.Japonya ve Brezilya da bu yeraltı barajlarının benzerleri yapılıyor.Birikmiş mevcut suyun arttırılması sağlanıyor. Bu barajlar Deniz suyu ile tatlı suyun birbirine karışmaması içinde yapılıyor.

Bölgemizde şu an içme suyunda bir sorun olmasa da ,olası kuraklık dönemleri için hem tarımsal hem de içme suyu için öncelikle bölgenin yeraltı jeolojik yapılarının bir haritası çıkarılmalı.Uygun geçirimsiz tabakalar tespit edilip ,suyun arttırılması için yeraltı barajları için doğru yerler tespit edilmelidir.

Barış AYDOĞDU