-Küçük çiftçi ve aile çiftçileri desteğinizi bekliyor.

-Alışverişlerinizi üretici pazarlarından,yeni nesil gıda Kooperatiflerinden yapın.

-Nakliyede sıkıntı yaşayan küçük üreticiye bir omuzda siz verin.Çiftlikleri,köyleri ziyarete gidin,yerinden alışveriş yapın.

-Küçük tüketiciler birleşerek;semt grupları,iş yeri grupları kurarak küçük çiftçilere toplu siparişler verin

-Küçük çiftçiler ile dost olun,yerel üreticilerle tanışın.

-Yediklerinizin nereden geldiğini bilmek hakkınız. Sorumluluk alıp,küçük üreticilerle siz temasa geçin ve onlara ilk adımı siz atın ,dayanışmayı siz başlatın.

-Ekolojistler,çevreciler,çiftçiler ve tüketiciler siz birbirinize hasım değilsiniz, biraraya gelin ve gıda egemenliğinize sahip çıkın.Siz bunu yapmazsanız uluslarası market zincirleri bunu yapacak.

-Gıda egemenliği zinciri toroslardaki göçerlerden,yörüklerden başlıyor ,halkaları büyük şehirlere değin uzanıyor.Örneğin ;büyük şehirdeki arkadaş ,kurban bayramlarında konar göçerlerden alışveriş yap küçük ailelere destek ol.Ekolojik yapıda bir zincirin bozulması tüm gıda sistemini bozar.Yörük obalarında duman tütmeye devam etsin.Küçük aile çiftçileri,göçerler çiftçiliği bırakmasın.

-Balıkçılıkla geçimini sağlayan küçük ailelere siz ulaşın.Balıklarınızı ,uluslararası süpermarket zincirleri yerine balıkçı Kooperatiflerinden tedarik edin.

-Kendini yenileyip üretebilen yerel-atalık tohum kullanan,ailecek çalışan köylülerimize siz ulaşın.Daha sağlıklı ve ucuz ürüne de ulaşmış olacaksınız.

Son olarak da Büyükşehirlerdeki Belediyelerimize,ilçe belediyelerimize,yerel yönetimlerimize ,küçük çiftçi için atılması gereken adımlara önerilerim:

1)Yerel-atalık tohumları çoğaltmak için ar-ge odaları ve tohum üretim alanları kurmak.

2)Tohum takas ve o yöreye has endemik bitkilerin ön plana çıkarıldığı,unutulan değerlerin,endemik bitkilerin hatırlatıldığı şenlikler,festivaller yapmak.

3)Kooperatiflere yer konusunda öncelik ve kolaylık sağlamak

4)Belediyenin yöresinde yetişen ürünlerin sağlıklı ve kaliteli olduğunu;büyük şehirlere anlatabilmek ve büyük şehirlerde reklamlar vermek.

5)Topraksız ve az yeri olan küçük çiftçiye o belediyeye ait atıl arazileri açmak ve kullandırmak.

6)O bölgenin yöresel ürünlerine katma değer katacak yeni ürünlere,yeni projelere mekan ve kaynak sağlamak.Katma değerli ürünler için yeni tesis kurmak.

7)Türkiye’de tarım sektöründe çalışan kadınların %49 u ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır.Özellikle Antalya gibi tarım yoğun bir ilde kadın kooperatiflerinin sayısı yetersizdir.Kırsaldaki kadınlarımızın emeğinin aktifleştirilmesi,kadının gelirden pay alması için ve kırsaldan kente göçün engellenmesi için ,kadın kooperatiflerine olan kamu destekleri ve teşvikleri arttırılmalıdır.Kamu desteğinin yanında ,yerel belediyelerde kadın kooperatiflerinin kurulabilmesi için özellikle kırsal yerlerde yer ve kolaylık sağlayarak ,kadın kooperatiflerini özendirmelidir .

Büyük şehirlerde yaşayan değerli tüketici arkadaşlarımızın ve yerel belediyelerimizin;küçük çiftçi ile aynı masaya oturmaları ve birlik olmaları çok önemli.Çünkü;

Köylerdeki uluslararası süpermarket zincirlerinde en çok satılan ürünler:Yoğurt,süt,peynir,ekmek,yumurta,

Tavuk.Bu sağlıksız döngüyü ancak kentli ve köylü biraraya gelirse kırabilir.

Küçük üretici Halil ile

Küçük tüketici İbrahim birleşirse;aynı sofraya oturursa,

Halil İbrahim Sofrası olur.

Sofra büyür,pazar büyür.Bereketli olur.

Barış AYDOĞDU