Bu hafta başka bir karar alarak eleştiri ve öneri yerine kültürel yazılara ağırlık verme kararı aldım.

Onun için çalışmakta olduğum “YAŞADIKLARIM VE DUYDUKLARIMLA YÖREMİZ” isimli kitabın bazı bölümlerini sizlerle paylaşacağım. Bu kararıma etken olan ise henüz toplum olarak eleştiri ve öneri kültürünü tam kavramamış olmamız.

Bu hafta Karacaören köylüsü Mehmet Traş abimin anlatımıyla KAV yapımını yazacağım.

Kav çok eski zamanlarda insanların çok çabuk ateş yakmak için geliştirdikleri bir yöntemdir, insanlar ateş yakmak için saatlerce odunları birbirlerine sürtmekten kurtuldular. Zamanımızdaki kibrit gibi, pratik ateş yakma yöntemi geliştirildi.

Kav, ağaçlardaki mantarlardan işlenerek yapılan bir tür yanıcı maddedir. Ağaç mantarı, ceviz, çınar, karaağaç, meşe gibi değişik ağaçların üzerinde oluşan süngerimsi yapılardır. En güzel kav, Mantar Meşesi (Quercus Suber) denilen Meşe çeşidinden elde edilir. Bu meşe, Akdeniz iklimine özgü bir türdür. Bu meşeden elde edilen mantarlar, kav yapımının yanında, şişe mantarı, ısı ve ses yalıtım levhaları ve can yeleği gibi alanlarda kullanılmaktadır.

Kav yapımı kolay olduğu zannedilse de meşakkatli ve incedir. Önce ağaçlardaki mantarlar iyice kontrol edildikten sonra olgunlaşmış olan mantarlar seçilerek toplanmalıdır. Toplanan mantarlar eşit şekilde parçalara ayrılmalı. Parçalanmış mantarlar, içine saf meşe külü ilave edilmiş bir kova suyun içine bastırılır. Daha önceki yıllarda su kabağı veya testi içine bastırılırdı. Mantarlar, meşe küllü suyun içinde 10-15 gün bekletilir. Meşe külü, mantarların yumuşamasını, liflenmesini ve kıvılcıma hassas yanıcı bir hal almasını sağlar.

10-15 gün sonra mantarlar kovadan çıkartılıp kurumaya bırakılır, .iyice kuruyan mantarlar, içindeki meşe külünü arıtmak ve yumuşatmak için altta bir odun parçası konularak, metal veya düzgün taşlar ile dövülür. Bu işlem mantarlarda kül kalmayıncaya, mantarlar yumuşak ve lif lif oluncaya kadar devam etmelidir. Yanmaya hazır kav, kahverengi renkte, pamuksu bir yumuşaklıkta ve kopardığımızda lifli bir yapısı olur. Mantarlarımız artık kav olmuş ve yakmaya hazırdırlar. • •

Kav yakmak kolay değildir. Önce kav’ı tutuşturmak için çakmak taşı denen sert ve bir çeşit maden olan bu taşı bulmak gerekir. Çakmak taşının bir kenarı bıçak gibi ince, diğer kenar ise 1-2 Cm kalınlıkta, uzunluk ise keyfe göre 2-5 Cm olmalıdır. Buna ilaveten kalp şeklinde kıvrılmış çelik parçası gerekmektedir. Kavdan koparılan küçük bir parça çakmak taşının üzerine konulur. Sol el başparmak ve işaret parmağının arasına çakmak taşı ve kav sıkıştırılarak tutulur. Sağ el başparmak ve işaret parmağı arasına sıkıştırılarak tutulan çelik, hızla yukarıdan aşağıya doğru ve çakmak taşma hafif temas edecek şekilde sürttürülerek vurulur. Bu sürtünmeden çıkan kıvılcımlar kav’ın ateş almasına sebep olacaktır.

Ateşimiz hazırdır. Yanmaya başlayan kav parçası ile kolay yanan başka maddeleri tutuşturarak ateşimizi yakabiliriz. Ayrıca yanan kav kokusu etkileyicidir. Kavdan çıkan duman, oda içine güzel ve etkileyici bir koku yayarak ferahlık getirecektir.

Kavın yakılması ile ilgili bir hikaye anlatılır.

Eskiden Karacaörenlinin birisi, pazarını gördükten sonra Kumluca’dan eşeğine binip, Karacaören’e doğru yola çıkmış. Eşeğinin sırtında yol alırken, Kanlıkavak civarında tütününü sarmış, kav-çakmağını çıkarmış. Başlamış kavı yakmak için çeliği sallamaya. Çıt çıt çıt. Bir türlü yanmaz. Alamalı’yı yukarı geçtiğinde, kavı yakabilmiş. Eşeğinin üstünde keyifle tütünü yakarken söyleniyormuş:

-Çıramısın be mübarek !!

HOŞÇA KALIN DOSTÇA KALIN KÜLTÜRLE KALIN……

Turgut EKEN