Sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle anksiyete ile ilgili bir yazı yazmak istedim.

Sizden bu yazıyı okurken istediğim bu yazıyı yaşamanız evet yanlış okumadınız bu yazdıklarımı yaşayın hayal edin 

Şimdi bilmediğiniz karanlık bir ormanda yürüdüğünüzü hayal edin, bilinmezlik, belirsizlik ürkütücü geliyor değil mi?

Gitmeniz gereken yere ulaşmak için bu karanlık ormanı geçmeniz gerekiyor. Bu yol size tanıdık gelse de yavaş yavaş bu bilinmezlik kaygı panik duygusu yaratacak…

Şimdi bu ürkütücü ormanda yürümeye başlayın, amanın bir çıtırtı mı geldi ağaçların içinden? orman da aslanlar, tilkiler, yırtıcı hayvanlar varsa ve orman adı üstünde yolunuza çıkar mı çıkar? Amanın ayağınıza bir yılan mı dolandı sanki bir şey dolandı gibi, aman ya otmuş bir rahatlama geldi sanki ama hala orman içinde yürüyorsunuz. Ya şimdi yağmur yağarsa her yeriniz çamur olursa? Bir yabancıyla karşılaşırsanız yolunuzu keserse? Sizden bu yabancı bir şey isterse? Yaaa en önemlisi bu kocaman ormanda kaybolur da sizi bulamazlarsa ve hayatınız bu ormanda biterse?

Bunun gibi binlerce soru yaşamınızın her alanında sizi boğmaya başlar. Zamanla bu sorular labirent oluşturarak çıkış yolunuzun uzamasına neden olur. Bu sorularla yaşamınızın her alanında karşı karşıya kalırsınız. Çocuğum okulda yemeğini yemezse? Derslerine odaklanamazsa? Arkadaşları ile geçinemezse? Ödevlerini yapamazsa? Vb. sorular hep karşınıza çıkıverir. Bu sorular sizde, kalp atışlarınızı hızlandırır, boğulduğunuzu hissedersiniz. Sadece siz mi böylesiniz tabi ki hayır! Dünya da her gün milyonlarca insan bu kaygıları ve anksiyeteyi yaşıyor…

Anksiyete, birçoğumuzun yaşamımızın bir parçası bazen stres deyip geçiştirdiğimiz ama yaşam standardımızı düşüren bir durum. İçe kapanmalar kalabalık alanlarda konuşmak yerine sessizce dinlemek orada kimsenin dikkatini çekmeden savuşma isteği ve panik atak krizleri…

Dünyada ki tüm sorunları sorun yapmanıza rağmen diyorum ki kendinizi kaygıdan uzaklaştırmak mümkün nasıl mı? Öncelikle kaygının yaşamınızda her daim olacağını kabul ederek başlayın. Sonra da usul usul ondan uzaklaşın bunu gerçekten isterseniz ve tüm o sorunlar karşısında güçlü kalabilirseniz kaygı kontrolünüz altına alabileceğiniz bir duygudur.

Kaygı ile yaşarken; kimse sizin ne hissettiğinizi bilmiyor. Onun için eğer bir panik durumu ile karşılaşırsanız sizden istediğim gözleriniz kapatın ve burnunuzdan üç defa derin nefes alıp ağzınızdan verin çok yavaş olsun bu alış verişler. Sadece o ana odaklanın. Bu egzersiz nerede olursanız olun ne yaparsanız yapın beyninizi sakinleştirir. Unutmayın ki bu kötü hissiniz kalıcı değil gelip ve geçecek. Kalabalık bir ortamdaysanız sessizlik yerine küçük sorular sorun karşınızdaki kişilere. Kendinize sorun ‘‘En kötü ne olabilir?’’ belki çok kötü bir tepki alırsınız, belki çok utanacaksınız, belki dersten kalıp yıl uzayacak Ama işte bu kadar. İlk başta çok kötü hissedeceksiniz zamanla azalacak ve gün gelip bu sıkıntılara kahkahalarla güleceksiniz yeter ki siz bu durumların herkesin hayatında olabileceğini ve yaşam içinde bu durumların olağan olduğunu kabul edebilin. Ve en önemlisi uyku düzeninize dikkat edin, sakinleştirici bitki çayları, kitap okumak, müzik dinlemek ve kendinize iyi gelen şeyleri keşfetmekle birlikte sorunlarınızın azaldığını da fark edeceksiniz…

Bunları okumak sizde ne hissettirdi?

Haydi, üşenmeyin bir kalem kâğıt alıp hissettiklerinizi yazıverin...

Sevgiyle kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan