Buket UZUNER HAVA ismini verdiği kitabında ‘’karanlık havalar da doğrularla eğriler birbirine karışır’’ diyor. Doğrularla, eğriler, sapla saman birbirine karıştığı zaman iş ve yaşam zorlaşır. Akıllarda bazı karışıklar yaşanır. İşin ve zamanın içinden çıkılmaz olur. Şaşkınlıklar doğar, çaresiz durumlarla karşı karşıya kalırız.

Oysa böyle zor durumlardan ziyade sapla samanın karışık olmadığı, doğrularla eğrilerin birbirlerine karışmadığı güzel günleri yaşamak düşlerimizdir. Her gün yeni ve taze bir günü yaşamak istediğimiz ise gülümseyen gülüşlerimizdir.

Bunun için yaşamın söylediklerini anlayabilir, kavrayabilirsek yaşamı zenginleştirmiş oluruz. Ayrıca içinde bulunduğumuz durumu görebilir, kabul edebilirsek değişimlere de kapı aralanmış olacaktır.

İdeal bir standart yoktur. Biraz esnek olabilir, olup bitenleri farklı bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde problemleri çözmeye yaklaşırız.

Tutucu ortamlar yozluk, yobazlık için uygun ortamlardır. Sapla saman, doğrularla eğriler böyle ortamlarda kolaylıkla yeşerir. Yozluk ve yobazlık iyice yaygınlaşacak olursa ahlak anlayışı da çökmeye yüz tutar. Ahlak anlayışı zayıflar, değerler kaybolursa ne olacağını, neler yaşanacağını kestirmek kolay olmayacaktır.

Normal koşullardan normal sonuç alınır. Yozluk ve yobazlığın fazlaca yaşandığı ortamlardan sağlıklı bireylerin çıkması oldukça zordur. En iyisi böyle ortamların yaşanmaması için eğitim, öğretim ve ekonomik düzeyde öncesinden önlemler alınmalıdır.

Yozluk ve yobazlık tabanın sesi olmaktan çıkarılmalıdır. Yaşamda ve toplumda yapılacak ne varsa asla bunlara dayandırılmalıdır.

Asarlar da, keserler de, yozlardan, yobazlardan çıkar. Düşüncenin bittiği yerde yozluk ve yobazlık başlar. Tehlikeli olan bunlardır. Merhamet olmadığı için acımasız halleri de vardır. Onların maraz halleri diğer insanları rahatsız eder, şaşırtır.

Maraz halleri olmayan sağlıklı kişiler her yerde olmalı, toplum sağlıklı kişilerden oluşturulmalıdır. Böyle bir durum insan ilişkilerinde tutarlılık ve rahatlama sağlayacaktır. Onun için insanlar birbirlerini itmemeli, insanı kazanmak için her türlü çaba gösterilmelidir.

Cadde de, sokakta, köyde, kasaba ve kentlerde dolaşan gençler, çocuklar onun oğlu bunun kızı değildir. Onlar bizim oğlumuz, bizim kızlarımızdır. Bugünün yetişkinleri önceki yıllarda onlar gibi oldukları unutulmamalıdır. Onlar huzurlu olacak, yarınları onlar kuracaktır. Yoz ve yobaz ortamlardan onları uzaklaştırmak yetişkinler olarak yaşamın yüklediği sorumluluktur.

Yaşam mücadeledir, umuttur, direnmedir. İyi ve namuslu yaşamak isteyen insanlar çoğunluktadır. İyi ve namuslu insanlar insanlık için mücadele ederler. ‘’Hava kurşun gibi ağır’’ olsa da yaşam için umudu yitirmeden mücadeleye devam etmek onları bekleyen sıradan görevlerdir.

Yozluk, yobazlık yolcuları insanları inanç yönünden de aldatmayı düşünürler. Akılları kiraya vermek onlara teslim olmaktır. Akıllar kiraya verildiğinde bunların oyunlarına gelmek kolay olacaktır.

FETÖ terör örgütü yozluğun ve yobazlığın en görülen, en somut halidir. Sessiz ve sinsice nerelere nasıl sızdıkları görülmüştür. Şeytanlık ve hainlik insanlarımıza bu kadar yakın olmamıştır.

Dinin insanlar üzerinde özel bir ağırlığı vardır. Buradan yola çıkan İngiltere gibi kapitalist ülkeler bazı din adamlarını özel olarak özellikle Müslüman ülkelere ajan olarak gönderdiği bilinen gerçeklerdendir. Din üzerinden karışıklık yaratmak kolaydır. Kavgadan uzak yaşayarak, ayrışmadan, anlaşarak, birleşerek, yan yana her kesimden tüm insanlarla can cana yaşamı götürmek istiyoruz.

Karamsar olmadan yaşamın, karanlığın üstüne yürünebilirse gelecek güzel günleri inşa etmek zor olmayacaktır. Yaşanacak güzel günler için ‘’bir çift mavi gözün ışığı’’ yetecektir. SEVGİLERİMLE…

CAFER GÜNDOĞDU 0539 979 35 29