Gelişmekte olan bir ülkenin insanları olarak çok kişinin kompleks içinde olduğunu söylemek yanıltıcı değildir. İnsanlarımızdan bazılarının da diğer insanlara karşı üstün olduklarını gösterme çabasında olduğu da bir gerçektir. Bunun sebebi insanların rahatlama yolunu seçmiş olmalarından ileri gelir. Neredeyse bağda ki üzümü yemekten ziyade bağcıyı dövmek tercih edilir hale gelmiştir. Bu durumun sebepleri toplum bilimciler tarafından araştırılmalıdır.

Birbirimizi sevmeyi unuttuğumuz gibi sevmediğimizin de farkındayız. Neden sevgimizi yitirdik? Sebebini araştırır ona göre davranış geliştirecek olursak, hem kendimizi hem de karşımızdaki kişileri kazanmış oluruz.

Kendimizden hoşnut değiliz. Böyle olunca karşımızdaki kişilere de hoşnut bakmıyoruz. Kendimizdeki beğenmediğimiz halleri karşımızdaki kişilerde görüp öfkeleniyoruz. Bazen araya yersiz kıskançlıklarda giriyor.

Şiddet, şiddeti yaratıyor. Kabalık beraberinde kabadayılığı getiriyor. Bunların gün geçtikçe yaygınlaşması yeni sorunlara yol açıyor. Rest çekmeler terör estirmeler ve tehditler yaşanıyor. Bunlarla hiçbir yere varılamaz. Hiçbir kimse uygar dünyada bunlara sarılamaz.

Ayıpların sayısı her geçen gün azaltılmalı, bile bile yalan ve yanlışlara çanak tutulmamalıdır. Bunlara çanak tutmak gelecek adına kaygı vericidir. Bunlara prim vermek, itibar etmek doğru değildir.

Hırsızlık, arsızlık, edepsizlik, saygısızlık, sevgisizlik her türlü olumsuz duyguya kapılarak sosyal yaşama şekil verilemez. Önce kafalar karıştırılır sonra insanlarımız yoksullukla terbiye edilir, sosyal yardım görüntüsüyle, kömür, nohut, makarnaya alıştırılırsa bunun adı aldatmak ve kandırmadır. Yapılan yanlışlara itibar edilerek normal gibi kanaat uyandırılması, bak tutan parmağını yalar, bunda ne var gibi içi boş ve yanıltıcı sözler saçmalıktır. Harama, haksızlığa, rezilliğe kapı aralamaktır. Kadınları ikinci sınıf insan yerine koyarak sosyal yaşamdan uzaklaştırma düşüncesi tutarlı değildir. Kadınları iterek, ötekileştirerek ayrımcılık yapılması cinsiyetçi bir yaklaşımdır. Çağdaş düşünceyi yansıtmaz.

İnsanlara iş, aş ve eş verilmezse, aile kurmalarına olanak sağlanmazsa her türlü olumsuzluk gelir kapıya dayanır. Bunların yaşanması için uygun ortam yaratılmalı, sosyal yaşamda bu hususlar gözden kaçırılmamalıdır.

Üretim güzeldir. Üretilenlerin tarlada kalıyor olmasının tasvip edilecek bir yanı yoktur. Üretimin önü sonuna kadar açılmalıdır. Üretimde iyi bir planlama ile üreticinin sorunları giderilmelidir. Tarıma mazot desteği verilmez,YATÇILARA destek verilirse KANADA ‘dan mercimek alınmaya devam edilecektir. Nerden, nereye geldik, bu kadar da olmaz? Diyenler durup, düşünmelidir.

Tarım ticaret, turizm, sanayi, teknoloji bunların hepsi yeni politikalarla ele alınıp, çıkmazlar, açmazlar, darboğazlar bir şekilde giderilmelidir. Yalan yeminlerle, ipe un sermelerle, köşeyi dönmelerle, hakkı olmayanlara milletin hakkını vermelerle, bunların yanında, birde nankörlük, ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik olursa bunların bulunduğu yerden düze çıkmak kolay olmayacaktır.

Bu nedenle insanlar ‘’hasret, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak, şekilde eğitilmezse yolun sonunda aydınlık yoktur. Kaygusuz Abdal’ın dediği gibi ‘’ dört kitabın özü edeptir’’ edepli olmalı ve edepli olabilmek için en rasyonel çözümler getirilmeli, cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi uygun önlemler alınmalıdır.

Bütün maddi ve manevi olanaklarla kitle iletişim araçları seferber edilerek bu yapaylık, dağınıklık ve çözülmüşlüğün yok edilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Kısaca gerçekleri görmemek kayıp, gerçekleri görüp de ciddiye almamak, söylememek, seyirci kalmaksa büyük ayıptır. Hesaplar, gerçeklere göre yapılmalıdır. Bilim ve gerçekler aklın doğrultusunda, aydınlığa çıkmada ışık olacaktır. Sevgilerimle…

Cafer GÜNDOĞDU

0539 979 35 29