Yıllar öncesi Kumluca Finike’ye bağlı bir nahiyeydi. Zaman içinde gelişti, değişti, güzelleşti. Değişmesi, gelişmesi, güzelleşmesi de durup dururken olmadı. Kumluca için varım deyip, emeklerini, hizmetlerini ve gönüllerini ortaya koyanlar oldu. Bu kişilerin çalışmaları, çabaları unutulmamalıdır. Bu kişiler başkalarınca da bilinir hale getirilmelidir.

Böyle olabilmesi için niyet edilmesi, emek verilmesi ve derli toplu bir çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.

Kentlerin yaşayan organizmalar olduğu söylenir. Antik kentler de geçmişte yaşanan organizmalardır. Antik kentlerde, o yıllarda insanların nasıl yaşadıkları merak konusudur. Sürdürülen yaşam her haliyle bilinmek istenir. Kumluca’da bunun örnekleri çoktur. Antik kentlerde yaşam tarzı neydi? İnsanlar neler yer, neler içerdi? Ne giyerdi? Uğraşları neydi? Hastalıkları, sağlık halleri nasıldı? Şehircilik anlayışları ne durumdaydı? Nasıl eğlenir, ne yaparak dinlenirlerdi?

Kazılar ve bilimsel çalışmalarla bütün bunlar tespit edilmeye çalışılmaktadır. Tarih bunun için kıymetlidir. Geleceğin geçmişe dayandırılmak istenilmesi bu sebeplere bağlıdır.

Yaşadığım bu günlerde ilerideki yıllarda tarih olacak, yaşam önümüzdeki nesillere kalacaktır. Gelecek ve yaşanacak yıllar sürece bağlı olarak yaşamda değişiklikleri de beraberinde getirecektir.

Geçmişteki sürdürülen hayatla şimdiki sürdürmüş olduğum yaşam arasında çok az benzerlik kalmıştır. Zaman içinde alışkanlıklarımız, uğraşlarımız, zevklerimiz her şey de değişmiştir.

Ölümlü ve geçici dünya ortaya kalıcı eserler koyabilmek önemlidir. “İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir” diye bir atasözümüz vardır. İyiliklerle yarışmak bir insanlık görevidir. Örnek olmak, ortaya kalıcı eserler koymak çok kişiye nasip olmayan işler arasındadır.

Bugünlerin de tarih olacağı düşünüldüğünde Kumluca için kim ben varım dedi? Hizmetlerini, emeklerini, gönüllerini ortaya koyan kimlerdi?

Kumluca nahiye olmaktan nasıl çıktı? Nasıl kaza merkezi haline geldi? Bu çalışmaları kimler yürüttü? Kaza merkezi olduktan sonra kaymakamlar geldi, gitti. Kumluca’yı benimseyip değiştirmek, geliştirmek için uğraş verenler oldu. Hastaneler, okullar açıldı. Yeni binalar yapıldı. Yeni anlayışlar geliştirildi.

O yıllardan beri belediye başkanları görev aldı. Koştular, hizmette yarıştılar. Kumluca’ya hastane açılmadan doktor olarak gelenler var mıydı? Kumluca’ya ekmek fırını ve eczane açan kimlerdi? Tarım ve yaşam gelişsin diye kazma kürek çalışanlar kimlerdi? Portakalı dikenler, sanat ve ticaretle uğraşanlar, Kumluca’da noterlik hizmeti verenler, dişçilik yapanlar, hayvanların sağlığı için çalışanlar ve bunlara benzer benzer başka örnekler…

Her alanda yeni şeyler yaparak bu günlere gelindi. Mevcut durum yaratıldı. Önce bir alan taraması sonrasında ise bir arşiv çalışmasıyla her sahada öncülük ve önderlik edenler saptanabilecektir.

Böyle bir çalışmaya ön ayak olup katkı sağlayanlar da ilerideki günlerde en iyi dileklerle anılacaktır. Tuzu kuru olmak başka “çorbada tuzu olmak” daha başkadır. Tuzu kuru olmaktansa çorbada tuzu olmanın kendine göre bir keyfi vardır. Başka bir anlatımla insan kendini bir başkasında bulmalıdır.

Kumluca için varım diyenlere, hizmet edip emek ve gönül verenlere selam olsun. SONSUZ SEVGİLERİMLE…

0539 979 35 29 Cafer GÜNDOĞDU

[email protected]