08.07.2019 tarihinde Ankara da Orta Doğu Teknik Üniversitesinde büyük bir olay yaşandı. Olay ODTÜ kampüsün de bulunan kavak ağaçlarının kesilmesine ilişkindi.

Kredi ve yurtlar kurumu tarafından ODTÜ’ne yurt yapılmasına karar verilmişti. Karar iyi karardı. Öğrenciler için yurt yapılacak, öğrencilerin barınma ihtiyacı karşılanacaktı. Kim karşı çıkabilirdi. Öğrenciler adına sevinilmesi gerekiyordu. Normal şartlar buydu.

Fakat;
Yurt yapılacak yerin alanı yanlış seçilmişti. Kavak ağaçlarının bulunduğu kavak ormanı kesilecek oraya yurt yapılacaktı. Kavaklar 1961 yılında dikilmiş aradan 58 yıl geçmişti. Bu süre içinde kavak’lar iyice büyümüş, kavak ormanı olarak güzel bir görünüm kazanmıştı.

Yurt yapılacaktı ama yurt yapılacak alanda parselasyon yoktu. Kazı izni alınmadığı gibi inşaat ruhsatı da alınmamıştı. Ruhsat izni alınmadan inşaat hazırlıklarına başlanılmıştı. İnşaat hazırlıkların da yurt yeri olarak belirlenen alandaki kavak ağaçlarının kesilmesi öncelikliydi.

Akla ve mantığa uygun görülüyordu. Ama daha baştan yanlıştı. Yurt yapılacağı belirlenen ağaçların bulunduğu alandan başka alan yok muydu? 58 yıllık kavak ağaçları nasıl kesilmeye kıyılacaktı. Kesilecek kavak ağacı sayısı tam 750 candı. Bu haber öğrencilere ulaşmış olup hiç hiçbir yönüyle öğrencilere uymamıştır. Karar öğrencilerin düşünceleri alınmadan verilmiştir. ‘’Ben yaptım oldu’’ zihniyetinin bir ürünüdür.

Bu yanlış karara haliyle öğrenciler tepki verdi. Karşı durdu. Kavak ağaçlarını kestirmemek için çadır kurup nöbete durdular. Öğrenciler 55 gündür nöbetteydiler. Yöneticiler öğrencilerin tepkisini ve yanlış kararı gözden geçirecekleri yerde üniversiteye polis çağırdılar. Öğrenciler polis gücüyle zorla kavaklıktan çıkarılacak, kavaklar kıyım kıyım doğranacaktı.

Yöneticilik böyle mi olmalıydı? Böyle yöneticilik atanmış yöneticilerin tavrı olabilirdi. Adam kayırma ile değil, liyakat esasına göre bir görevlendirme olsaydı, yanlış karar alınmış olsa da uygulayama sokulmazdı. Yönetici aklın yolu doğrultusunda, demokratik bir yaklaşımla ve kendi iradesine göre hareket ederek sorunu çözme yoluna giderdi. Sonun da yurt yapılacak ve kesilecek olan çadır kurulu alana polis geldi. Çare yok, kavaklar kesilecekti. Ağaçların kesilmesine dayanamayan öğrenciler, gözyaşlarını tutamadılar. ‘’Kesmeyin Hocam’’ diye çığlık attılar.

Çadırları kaldırmayan öğrenciler ile polis arasında önce tartışma yaşandı. Tartışma uzlaşma ile bitmeyince çatışma ve arbedeye dönüştü. Anlayış bu mu? Kavaklar kesilmeye başlayınca bir kız öğrenci ‘’kesmeyin hocam’’ diye bağırıyor, çığlık atıyordu. Duyan kim? Ne gam, ne keder? Yukarıdan emir verilmişti. Emir demiri keserdi. Öğrencilere destek olmak amacıyla, sivil toplum örgütlerinden, akademislerden, ODTÜ’ni bitirmiş eski mezunlardan gelenler de olduysa içeri bile alınmadılar.
Kavakların kesilmesine ortam hazırlayan yönetici olan kişiler de akademisyendi. Yapılan işle yönetici olan akademisyenlerin durumu birbirine uymuyordu. Bu rezaleti görmesi gereken kariyer sahibi olan bu yöneticiler değil miydi?

Kariyer sahibi olan sayın yöneticiler ağaçlar sizler için ne anlam ifade ediyor? Ağaçlar, kavaklar o çevrenin süsü değil mi? Sizin oksijen ihtiyacınız o ağaçlar sayesinde karşılamıyor mu? Gölgesine sığındığınız o ağaçların soylu bir güzelliği vardır. Ağaçların soylu güzelliğinden yana tavır koymamak hiçliktir. Hiçlikse yaşarken ölmekten başka bir şey değildir. Kariyer sahibi ve yönetici olmak insana doğayı iyileştirmek ve güzelleştirmek görevini yükler. Orta da tahripkâr bir durum mevcut olup, bu tahribatta payı olanların doğal olarak yüzleri kızaracaktır. Doğa kirletildiği ve tahrip edildiği halde karşı çıkmıyor, üstelik katkı sağlıyorsanız, katli ama ortak olduğunuz unutulmamalıdır.
Atatürk zamanın da Yalova’da kavak ağacının dalları köşke zarar veriyordu. Atatürk kavak ağacının soylu güzelliğine saygı duydu. Kavak ağacının dallarının kesilmesi ve zarar görmesi söz konusuydu. Atatürk kavağın zarar görmesine dayanamadı. Kavak yerinde kalmalı. Köşk raylarla kaydırılarak yeri değiştirilmeliydi. Öyle de oldu. Köşk taşınarak kavak ağacının yanından uzaklaştırıldı.

İlim, bilim, düşünce ve eylem adamı olmak budur. Gerçekten insan olmak ve insanlığı yaşamak budur. Hayatta boşu boşuna yaşamamak için benzer adımlar atılmalıdır.

Yaşam es geçilmemeli, yaşamın bu incelikleri görülmeli ve yaşamın bu inceliklerine yer verilmelidir. Bu hatırlatmanın ışığın da ve ‘’bir çift mavi gözün ışığın da’’ yumuşak, tatlı bir aydınlık içinde hainliklerin yaşanmadığı tertemiz bir yaşam dilerim.
Orta Doğu Teknik Üniversitesinde ki bu olay Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın araya girmesiyle ve yurt yapma sözü vermesi üzerine durdurulmuş olup, ne çare kavaklar kesilmiştir. Kesilen kavaklar yeniden yeşerecek karanlık zihniyeti gölgeleyecektir.

Yönetici durumunda olan kariyer sahibi hocalarım kavakların hatırı yoksa çığlık atan kız öğrencinin, haklı olarak tepki veren diğer öğrencilerinde mi hatırı yok… Öğrencilerin hatırı olsun, öğrencilerin haklı tepkisi yerini bulsun. Hainliğe tamah etmeyerek ‘’ağaçları kestirme hocam!’’ Aydınlık yarınlara selam olsun. SEVGİLERİMLE…

CAFER GÜNDOĞDU 0539 979 35 29