GÜZELLİKLER
Güzellikler yaşam kaynağımızdır. Güzellikler bizi yaşama bağlar. Bir güzelin elinden, çok çekilirse de dilinden şikâyet edilmez. Dünya, baştanbaşa, baştan sona güzelliklerle doludur. Doğaya baktığımızda gördüğümüz güzellikler karşısında şaşırır kalırız. Hele memleketimiz Anadolu bir başka güzeldir.

Güzellikler saymakla bitmez. Güzellikler gözümüzün önünden gitmez. Güzelliklerle hayat buluruz. Karşımızda deniz, karşımızda dağ, önümüzde yemyeşil ova, geceleri yukarıya baktığımızda, koyu bir mavilik, yıldızlar, yuvarlak bir ay. Irmaklar denizlere karışır. Denizlerde dalgalar oluşur, dağ, doğa kavuşmaz ama insan insana kavuşur. Kavuşmalar da güzeldir.

Nanesi, lavantası, meyvesi aroması, fındığı fıstığı, inciri, üzümü, cevizi, kerevizi, altın sarısı kayısı, ayvası, sulu dilim dilim portakalı, gökkuşağı rengi şeftalisi, her çeşit çiçekleri, bin bir çeşit böcekleriyle yaşadığımız ülke güzeldir.

Dostluklar, arkadaşlıklar güzeldir. Dostluklar arkadaşlıklar güzelliği yaşamaktır. Dostluklar arkadaşlıklar kişisel çıkara bağlı olarak kurulamazlar. Kişisel çıkara bağlı olarak kurulan ilişkiler uzun ömürlü olmaz. Bu şekilde kurulan ilişkilerden zaten hayır gelmez. Bir yerde kişisel çıkar hesapları varsa orada sahtelik vardır. Orada samimiyet yoktur. Sahtelik ve çıkar geçici, dostluklar, arkadaşlıklar ise kalıcıdır. Tutarlı ve candan ilişkilerle dostluk, arkadaşlık ve akraba ilişkilerinin götürülmesi esastır. Bu ayrı bir güzelliği yaşamaktır.

Güzelliğin farklı bir boyutu insan kalitesini farklı, daha iyi bir noktaya taşımaktır. Bu konuda kişilere ve devlete düşen görevler vardır. Bu görevlerin yerine getirilmesiyle, değişimler dönüşümler ve güzellikler yaşanabilecektir. Yoksa hep yerinde saymanın ötesine geçilemez.

Güzel deyince fiziksel ve estetik yönden kusursuzluk akla gelir. Bu yapıda düzgünlük ve görsellik vardır. Bir bakıp geçmek olmaz. Bir bakınca bir daha bakılır. Rahatsızlık yaratılmaz. Karacaoğlan’ın dediği gibi güzele bakmak sevaptır. Onun için güzellikleri görmek, güzel olmak, güzel yaşamak önemlidir.

Birde iç güzellikten söz edilebilir. İç güzellik kişilerin pisliklerden ve kötülüklerden arınmasıdır. Pislikten ve kötülüklerden arınmanın keyfi başkadır. Hafifler insan, vicdanen bir huzur doğar. Vicdanen huzurlu olmak yüreğin yüze yansımasına neden olur. Bu yaklaşım iç huzuru bulmaya, mutlu olmaya, içsel yolculuğa çıkmaya yol açar. İçsel yolculuğa çıkmakta, kişinin kendisini daha ileri bir noktaya taşıması da güzeldir.

Yalanlarla dolanlar, çalanlarla soyanlar güzelliklerin düşmanıdır. Bütün bunlar başkalarının hakkını gasp etmektir. Hak gaspı büyük günahtır. Soyanın, çalanın, yalan söyleyenin yüzü kızarmıyorsa ne yapsa nafiledir. Tövbe ederek kurtulamaz.

Başa dönersek dünya baştanbaşa güzellikler diyarıdır. Doğada insanı rahatsız eden, hangi çirkinlikten söz edilebilir. Çirkinlikleri insanlar yaratıyor. Doğayı insanlar kirletiyor. Hâlbuki insan olmanın asıl sorumluluğu doğayı kirletmemek, güzelleştirmek değil midir? Doğayı, çevreyi, birbirimizi kirleterek varabileceğimiz bir nokta olmadığı gibi yaşayabileceğimiz bir güzellikte yoktur.

Yetişkinler olarak sorumluluk anlayışıyla soytarılığa sahip çıkıp, prim vermeden, kanmadan, yanmadan, aldanmadan görevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Sapmalar, sapıtmalara yol açar.

O nedenle ‘’ beşikten mezara kadar’’ düşünsellik güzeldir.
Güzellikleri görmek normal koşullarda yaşamını devam ettirenler içindir. Normal olmayan koşullarda yaşayanlarla, işsizlik sorunu olanların bütün bu güzellikleri görmesi ve yaşaması olanaklı değildir. İşi olanın, aşıda olacak, kişi yaşamını düzene koyacaktır.

Kötülüklerin ve çirkinliklerin temelinde toplumsal dengesizliğin payı varsa da yaşam sosyal gelişmişlik içinde ele alınıp değerlendirilmelidir.

Toplumsal dengesizliği ve işsizlik sorununu önlemek devletin görevidir. Sorumluluk makamında olanlar işsizliğe çözüm ve çare bulamıyorsa havaya girip şişmeleri boşunadır.

Yaşamın üst katmanlarında iyilik ve güzellikler olmalıdır. Her geçen gün ilişkiler geliştirilmeli ve güzelleştirilmelidir. Güzellikleri birlikte yaşama dileklerimle.