Bundan önce “Ben kimim”i yazmıştım. Aşağıdaki satırlarla söz konusu yazımı tamamlanamak istiyoruz. 

Şöye ki;

Kim olursa olsun kişinin kendisini vicdanen sorgulamasından yanayım. Yaptıklarımızla günlük yaşantımız zaman içinde gözden geçirilmelidir. Bi söz vardır, “Herkes kendi evinin önünü temizlerse sokak temiz kalır” diye. Gerçekten öyledir. Sokak temizliği, vücut temizliği kirlilikten kurtulmanın en kestirme yoludur. Kişi temiz olursa, toplumda temiz olur.

Kişi olarak tendimizi değiştirirsek toplum değişir. Kendimizi geliştirirsek toplum gelişir. Kişi toplumun bir  parçasıdır. Kişi  toplumla bütünleşirse toplum güzelleşir.

Bir başkasını eleştirmek işin en kolay yanıdır. Başkasını eleştirmekten ziyade dikkatimizi üzerimizde  toplarsak kendi gücümüzü ve kendi potansiyelimizi de görmüş oluruz.

Başka bir ifade ile iğneyi bir başkasına batırmaktansa çuvaldızı kendimize batırabilsek acıyı da sancıyı da yakınmadan tanırız. Bu durum olup bitenleri kavramak açısından başka bir olanak yaratacaktır.

Kendi varlığımızın bilincinde değilsek olayları anlamak, dünyayı kavramak kolay olmayacaktır. Kendi tavırlarımızla kendi davranışlarımızı çevremizde görmek isteriz. Değerlendirilmelerimiz çoğu hallerde kendimizdeki bazı özelliklerin bir başkasında aramak şeklinde yaparız. Bu değerlendirme ön yargı yoksa sorun değildir.

Özümüzle, kişiliğimizin her durumda bağlayıcı yanları vardır. Bir bakıma her koşulda özgür olduğumuz söylenemez. Mesafe ve sınır koymak gereklidir. Mesafe ve sınır koymak asalak olarak yaşantılarını sürdürmek isteyenlere karşı alınmış bir önlemdir.

Akla ve mantığa uymayan düşünceleri temizlemeden temiz kalamayız. Saçma sapan, gerçek dışı, kör inançlar empoze edilmeye çalışacaktır. Kafa karışıklığı yaşamamak için bu tür saçmalıkları yaşama sokmaya gereken özen gösterilmelidir.

Aklımızı bir başkasına kiraya vermessek, kul olup başka birisinin buyruğuna girmez isek karşılaşmış olduğumuz problemlerin üstesinden kolayva geliriz. Aklını kiraya verenlerle, kul olup başkalarının buyruğuna girenlerin vay haline…

Başkalarının aklı olduğu gibi herkesin kendine göre bir aklı vardır. Kendi aklımız doğrultusunda doğru bildiklerimizi uygularsak kendimize düşeni yapmış oluruz. Gurur ve kibir olmadan egoya devreden çıkarmak suretiyle bir başkasının ne düşündüğünü anlamaya çalışmak olağan bir durumdur.

Akıllar bir araya gelince insan düşünür ince ince. Bir çok seçenek doğar kavuşuruz sevince. Akılların bir araya gelmesinden, akıllıca hareket etmekten güç ve kuvvet doğar.

Yönetim kademelerinde olup kendisini çok akıllı görenlerin yanar-döner halleri küçük hesapları, tutarsız ve çağdışı düşünceleri çirkin, iki yüzlü politik hesapları varsa büyük bir yanlışı yaşamdan en kısa yoldan geri dönülmeledir.

Çok geç kalmadan, tehlikeli çanları çalmadan düze ve temize çıkmanın tam vaktidir.