Senelerdir kumpaslar dönemi içindeyiz kumpaslar aldı başını gitti, gidiyor. Kumpas gerçeklerin tersyüz edilmesidir. Çirkin bir olaydır. Yenir, yutulur yanı yoktur. Kumpas tuzak hazırlamak amacıyla yapılan sistemli bir çalışma sonucu ortaya konulan çirkin kirli işlerdir.

Gerçek nasıl tersyüz edilecektir? Gerçeğin tersyüz edilmesi için uydurma deliller ortaya konulacaktır. Bir de gizli tanıklar bulunacaktır. Uydurma delil (belge) üretmede çok becerikli, çok yetenekli kumpasçılar türemiştir. Bunlar türemekle kalmamış uydurma delil üretme konusunda uzmanlık kazanmışlardır. Ortaya çuval çuval belge konulmuş olması bunun canlı örneğidir.

Ergenekon, balyoz, casusluk, oda TV, Gazetecilere yönelik kumpaslarında olduğu gibi. Kumpasla ortaya konulan uydurma belgelerin gerçek dışı bilgiler içerdiği bilinmelidir. Bu belgelere itibar edilmesi ve gerçekmiş gibi değerlendirilmesi yalnız kafa karışıklığı yaratmaz. Çok vahim sonuçların yaşanmasına yol açar.

Önceki yıllarda Türk ordusunun itibarsızlaştırılması isteniyordu. Bu amaçla kumpas belgelerine itibar edildi. Bu belgeler satır satır taranıp incelendi. Sonrasında ise garip, vahim, acılı ve sancılı olaylar yaşandı.

Suçsuz, günahsız insanlar söz konusu kumpaslarda ileri sürülen iddialara göre yargılandı. Haklarında hukuka göre değil kumpasın şeylerine göre hükümler çıkarılmıştır. Sebepsiz veya yok yere hüküm giyip içeride, hapiste tutuklu olarak kalmak kolay bir durum değildir. Konuya ilişkin empati yapılacak olursa, yani içeri düşenin yerine kendimizi koyacak olursak beynimizin iflas edecek bir noktaya gelmesi durumuyla karşı karşıya geliriz. Bu nedenle Allah kimseyi kumpas mağduru yapmasın diyelim ama binlerce, onlarca kişi kumpaslar sonucu acılar çektiler, perişan oldular. Kendilerine yapılan kumpasları onurlarına yediremeyip canına kıyanlar oldu. Onlara Allah’tan rahmet dileyip acımanın dışında çokta yapılan bir şey olmadı. Ölenler öldükleri ile kaldılar.

Bu insanlar suçsuz günahsız oldukları halde kumpas sonucu çektikleri mağduriyet, acı, insafsızlık, merhametsizlik, vicdansızlıktan doğan hakları nasıl ödenir? Mümkün mü? Bu insanların perişan olmasına katkı yapanların yanında birde sebep olanlar var. Acaba bunların yatacak yerleri var mıdır? Bu haksızlığa, hukuksuzluğa yol açanların tövbesi olur mu? ‘’Kul hakkıyla gelmeyin’’ diyen yüce Tanrının lanetlik kişilere karşı yapabileceği bir şey olabilir mi? Bu kişilere elbette canları cehenneme demek mümkün olmayacaktır. Bu kişilerin cehennem ateşinde yanmaları bile kendilerine verilen ceza olarak hafif kalacaktır. Lanetlik işte böyle bir rezaletin sergilenmesidir. Lanetlik konusunu düşünmeden geçmek olmaz. Lanetlik olaylara kendi istekleriyle girip dolap çevirenler yüz karası insanlık yarası olanlardır.

Çocuk istismarları da Lanetlik konusuna dâhildir. Saf, temiz, tertemiz olan çocukları istismar etmeye hiçbir kimsenin hakkı yoktur. Onları kirli emellerine göre kullandıktan sonra bir de canlarına kastetmek lanetinde lanetidir.

İnsanlar olarak lanetlik olayların bu şekilde yaşanmış olması karşısında insanlığımızdan utanıyor, kahroluyoruz. İstismara, lanetle yol açan yaratığın insan görüntüsünde olmasını kendi varlığımızla bağdaştıramıyoruz. Olmaz olsun böyle canavarlık diyerek isyan ediyoruz. İçimiz parçalanıyor.

Birde ruhsal yönden yaşadığımız çöküntü işin cabası, kahredici yanı oluyor. Kumpaslardan rahatsızız, şikâyetçiyiz. Kumpaslar kabak tadı verdi. Mahalli idareler İstanbul Belediye başkanlığı seçiminde kumpas varsa acaba nerede başlayıp nerede bitiyor?

Lanetlik olaylara tepki vermemek mümkün değildir. ‘’Yüzüne, gözüne, cinsine cibilliyetine lanet’’ onların hak ettikleri tepkinin adıdır. Kumpaslardan yalnız analar ağlamadı. Babalar, tüm yakınlar, bildiklerimiz, bilmediklerimiz tüm insanlık ağladı.

Onun için kumpas olayları bir nefret bir lanettir anlatılmaz. Kumpasların yaşanmadığı aydınlık günler dilerim. SEVGİLERİMLE…

CAFER GÜNDOĞDU 0539 979 35 29