Geçen hafta Büyükşehir Belediyesi ilçe koordinatörleri ve ilçe belediye başkanlarının yetki savaşı yüzünden verimli hizmetlerin yapılamadığından bahsetmiştik. 

Önceki hafta ise yağlı pehlivan güreşi izleyeceksen Kumluca Karatepe Stadına, deve güreşi izleyeceksen Demre şehir stadına gideceksin demiştik. Öyle de oldu.

Soğuk havalara alışan yöre halkı günlük hayattan kopmadan sosyal faaliyetlerine devam ediyor.  Hep sormuşuzdur. İnsanlar derecelerin eksi 20’ye kadar düştüğü bölgelerde nasıl yaşarlar? İnsan vücudu zamanla içinde bulunduğu hava koşullarına alışır. İnsanoğlu sadece hava şartlarına değil, ekonomik ve sosyal şartlara da alışır. Zengin ani fakirliğe, fakir de ani zenginliğe adapte olmakta güçlük çeker. 

Neyse felsefe yapmayı bırakalım. 

Ülkemizin ve bölgemizin çok ciddi sorunları var. Son 6 aydan beri önce ülkemizin ve milletimizin bekası dedik. Sorunlar ne zaman olsa çözülür. Önce bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruyalım dedik. Doğru da yaptık.

Ancak sadece gece - gündüz nöbet tutup veya elimize silah alıp düşmanla savaşmak ta yeterli olmuyor. Bir de devletin milletine hizmet edecek hizmet erbabının olması gerekiyor. Bunun yanı sıra çalışıp üreten, hizmetlerin yapılması için devletine hizmet üreten ve vergi veren insan topluluklarının olması gerekiyor. 

Tamam devletimiz ayakta dursun. Bunun ilelebet böyle olmasını isteriz. Ancak milletin sorunları bir tarafa bırakılmasın. Hizmetler her zamankinden daha fazla yapılsın. Vatandaşın sorunlarına her zamankinden daha fazla eğilinsin istiyoruz. 

Bölgemizde özellikle tarımsal üretimler yapılıyor. Narenciye veya örtü altı sera üretimi yapılıyor.

Hamd olsun bu günlerde sera ürünlerimiz iyi değer buluyor. Üreticiler olarak tek derdimiz bu fiyatların Nisan - Mayıs aylarında aynı olmasa da yakın değerlerde olmasını temenni ediyoruz.

  

Nisan ayının ilk yarısında referandum yapılacak. Yani çok hareketli bir döneme gireceğiz. Halkımız sandığa gidip karar verecek. Milletimizin en hayırlı kararı vereceğinden eminiz. 

Yalnız bir şey çok aklıma takılıyor. Şimdi konuyu buraya nasıl getirdin diyeceksiniz. Ama yazmadan da geçmek istemiyorum. Bu ülkeyi referandum sürecine getiren en belirgin isim, MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’dir. 

Bir takım çevreler, Devlet Bahçeli’yi davasını satan, Ak Parti’ye boyun eğen, Ak Parti’ye yanaşan bir isim veya parti lideri olarak görüyor. 

Devlet Bahçeli, çözüm sürecinin yanlış olduğunu söylemiş. Bunu bugün Ak Parti kabul etmiştir. Hükümetin uygulamaları bunu göstermektedir. 

Bahçeli, Fethullah Gülen yapılanmasının yanlış yolda olduğunu daha önceki yıllarda söylemiştir. Bu iddia da ispatlanmıştır.

Şimdi hükümet bunları kabul etmiştir. Hal böyleyken MHP mi Ak Parti’ye, Ak Parti mi MHP’ye yönelmiştir. 

28 Şubat sürecinden en çok zarar görenlerden birisiyim. 28 Şubat sürecinin üstüne 1999’da MHP ile DSP’nin hükümet kurmasının yanlış olduğunu söylemiştik. Yanlış olduğunu söyleyenlerin sesi cılız kalmıştı. Bugün Devlet Bahçeli’ye muhalefet edenlerin o gün hiç sesi çıkmıyordu.

Bahçeli’nin tüm politikaları 2002 Kasım’ın da iktidar olacak bir hareketin yolunu açıyordu. Çünkü o gün ses çıkmayanlar ya ANAP’ta veya DYP’de ya da sol görüşlü partilerdeydi.

Yani bugün Devlet Bahçeli’ye muhalefet edenlerin yüzde 80’ni MHP kökenli değillerdir. 1999’da bu günün startı verilmişti. 

Siyasette geleceği göremeyen her zaman kaybeder. Bugün Bahçeli’ye karşı çıkanlar gibi.