Tüm İslam alemi yeni bir Ramazan ayına kavuşmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyor. Ama nasıl yaşıyor!

Dün dünde kaldı cancağızım, bu gün yeni şeyler söylemek lazım. Herkes tutturur eski ramazanlar diye. Yeni dünya düzeninde insanlar birbirine yabancılaştı, komşular unutuldu, akrabalar unutuldu, ana baba bile gönülden düştü? İnsan yalnızlaştı, paylaşma durdu.

Salgın bahanesiyle bunun uygulaması yapılmadı mı sizce? Dikkat edin insanların birbirlerine gidip gelmeleri, misafirlikler , ziyaretler kapanmanın öncesine döndü mü ? Tabi ki hayır. Dost ve akrabalar arsındaki iftar davetleri bile iyice azalmadı mı? Onun için biz yeni ramazanlara bakalım. Bu günlere kavuştuğumuz için şükürler olsun. Ama içimiz buruk , İslam toprakları kanayan yara gibi, anne ve çocukların gözyaşları, hüzün ve kan dolu, acı dolu.

Ramazan Ayının içinde; oruç, zekat, fitre, yardımlaşma, iftar, teravih, kadir gecesi var. Özünde paylaşma var, yardımlaşma var birbirini anlama var, birbirini görme var, hissetme var, dokunma var, komşusu açken tok yatamamanın huzursuzluğu var.

Televizyonda bahsediyorlar iftarların kaç para olduğunu, Hatta 5-10 kişilik iftar bir askeri ücreti bile geçiyormuş. Müşterisi ve müslümanı var demek ki komşusunun tok olduğunu düşünen. Halbuki bir kişinin bir akşamki iftar parasına bir hafta mutlu iftarlar geçirecek aileler varken. Parayı veren düdüğü çalıyor parana göre sevap ya da parana göre el alem ne der, el alemin beğenisini kaptın gitti. Namınız yürüsün de gerisini boş ver. Hani oruçla aç olanın halini anlayacaktın?

Tabii Siyasette de Ramazan ayı ve iftar programları ayrı bir önem taşıyor. Oy potansiyeli olacak insanların gönlü nasıl alınır, bütün hesaplar yapılır ve oruç tutmadığı halde iftara gider, iftar verir sırf oy almak için, iki yüzlü falan değil çok yüzlü inanamayan inanmışlar. İçi başka dışı başka. Görüntü var ruh yok. Samimi olanlar da vardır elbet. Din bu her şeye alet edilebilir. Getirisi her zaman iyi olmuştur. İşte bundan dolayı hep ilgi çeker. Bu alanı boş bırakmazlar hiç bir zaman.

Halbuki gerçekten ruhunda Ramazan'ı hisseden bir mümin komşusunun halini anlar. Evinde kokan bir yiyeceği komşusundan ayrı boğazından geçiremeyen millet şimdi iftar sofralarını başkalarına göstermek için elinden geleni ardına koymaz oldu. Verilemeyen zekatlar ve filtreler, fitre ucuz gerçi verilir ama zekatlar bir türlü verilemez, çünkü kendi kazanmıştır, kendi biriktirmiştir, kendi hakkıdır, başkasına ne diye versin ki. Başkası da gece gündüz çalışssaydı ya. Verirken de azıcık ucundan, gönlünü rahatlatmak için verir. Veren elin alan elden üstünlüğü eskidendi.

Şimdi yeni ramazanları yaşıyoruz. Filistin'i yaşıyoruz, şehit edilenleri sayı ile belirtilen çocukları anneleri film izler gibi izliyoruz. Allah'tan yardım isteyerek, Tüm İslam aleminin, bütün insanlığın dumura uğradığı yıllar yaşıyoruz. İnsanlığından utanacağı yıllar yaşıyoruz. Yeni ramazanlar böyle demek ki şimdi böyle yaşıyoruz. Mazide yaşanmış olmuş bitmiş. Şimdi ruhsuz yaşıyoruz, teknoloji gibi ruhsuz. Teknolojiye uyum sağlamış ruhsuz bir dönem yaşıyoruz sevgiden nasibini alamamış ve alması da zor olan olan. Yeni nesil buna yıllardır çok iyi hazırlandı. Çizgi filmlerde sadece silahı, öldürmeyi, yok etmeyi daha küçücükken insanların beynine kazıdıkları için olmasın bu rahatlığı insanoğlunun. Çizgi filmler gibi hayata hazırlanıp, hayatı yaşayan insan ruhu, nasıl yaşayabilir sevgiyi, yardımlaşmayı nasıl bilebilir? Yeni dünya düzeni dedikleri noktaya fark etmeden geldik galiba.

Güzel düşünelim güzel olsun. İnsanoğlu var olduğundan beri iyiler ve kötüler hep vardı. İyi olmak için elimizden geleni yapacağız. Biz iyi olmayı seçeceğiz, insan olmayı seçeceğiz. ille de insan oğlu insan olmayı seçeceğiz. Veren el alan elden üstündür diyeceğiz. Çünkü insan değerlidir.

Ramazan ayını sağlıklı ve huzurlu geçirmeniz dileğiyle; Güzel günler diliyorum.