Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle yaşamına anlam katmaya, iz bırakmaya çalışanlar için bir alıntı paylaşmak istiyorum. Bu yazıyla birlikte yorumlarım sizlerle keyifli okumalar…

Haydi bakalım başlayalım:

- ‘‘Bir şarkın olsun senin olsun. Hayatına giren insana ‘‘bu benim şarkım bak’’ diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.’’

Bu illaki sevgili eş olmak zorunda değil, arkadaşlarınız arasında hep söylüyorsunuzdur bu şarkı benim şarkım diye ve o şarkı da sizi hatırlayanlar elbet oluyordur. Bir sezen çalıyordur ‘ağlama’ diye ağlarsınız belki ahh bu sezen de hep dokundurur insana der iç çekersiniz… Ya da bir Teoman şarkısında ‘daha on yedi’ şarkısını dinlersiniz de daha dün on yediydik ne ara bu yaşa geldik der de derin düşüncelere dalarsınız kim bilir… ya da Müslüm babanın kara sevdasını dinleyip de bu şarkı da benim en sevdiğimi hatırlatıyor dersiniz de susarsınız… Şimdi radyoda çalan şarkı size kimi hatırlattı bir dinleyin...

- ‘‘Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa ‘‘acaba bursa mı’’ diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.’’

Dünya da sanırım en güzel koku bebek kokusu saf temiz değil mi hiçbir organik koku onun yerini alamaz…

- ‘‘Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde ‘‘şansızlığınıza’’ biraz gülün, biraz ağlayın.’’

Böyle bir arkadaşınız varsa dünyanın en şanslı insanları arasında olduğunuzu farkedin. Sizin var mı hayatınızda gülerken ağlamaya başladığınız sonra tekrar kahkahayı patlattığınız insanlar o zaman onlara sıkıca sarılın teşekkür edin…

- ‘‘Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bir yanın acıyarak. ‘‘O, olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?’’ diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de ‘‘ başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım.’’ Diyecek kadar. Unutma, mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.’’

Sizin hayatınızda efsaneler var mı bilmem ama benim çevremde çok bu efsaneler insana yaşam gücü verdiğine şahidim. Siz de farkına varın sevip de kavuşamadığınız birinin varlığı ile yokluğu arasındaki ince çizginin size kazanımlarını ne dersiniz?

- ‘‘Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.’’

Farkında mısınız biz insanlar hep koşulsuz sevilmeyi istiyoruz bu alıntıya ilaveten diyorum ki sevmek güzel şey evet ama öncelik insanın kendisini sevebilmesinde eğer ki siz kendinizi sevmiyorsanız sizde olmayanı başkasına veremezsiniz önce haydi bakalım kendinizi sevin koşulsuzca kabul edin…

- ‘‘Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfaları yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı bulur.’’

Okumak kadar Yazmak da güzel şey siz de bir şeyler karalayın sevdiğiniz bir cümle olur bir şiir olur, bir şarkı sözü olur, bir kitap alıntısı olur sizi anlatan…

- ‘‘Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde ‘‘burada eskiden hep bir yerim vardı’’ dersin. Bir hobin olsun kaçmak için Hiçbir şey düşünmediğin Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. İnsanlar şaşırsın. Senin için çocuk oyuncağı olsun.’’

Stres yaşamımızın her yerini kapsamış bulunmakta kendiniz için kaçamak zaman yaratın bir bankta oturup denizi seyretmek, kitap okumak, gelen gideni izlemek bir şarkı mırıldanmak, dans etmek gerisini sizde …J

- ‘‘Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş yorul. Defalarca vazgeç, defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın, düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yattığında ‘ben elimden geleni yaptım’’ de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.’’

Yaşam da illa ki kazanacağız diye ya da ya benim ya kara toprağın diye direteceğimiz zamanları geçmeyi de bileceğiz zamanın da vazgeçmeyi de bileceğiz biliyoruz ki her vazgeçiş yeni bir başlangıç…

- ‘‘Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Yarının ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma. Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.’’

Burada hayır diyebilmenin kıymetini fark edin herkes sizi sevmek zorunda değil aynı şekilde diğerleri de sizi sevmek zorunda değil ama herkes birbirine saygı göstermek zorunda değil mi?

- ‘‘Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bir başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda. ‘‘başka biriyle mi acaba?’’ diye değil, ‘‘başına bir şey mi geldi?’’ diye endişelen. İlişkini başkasının ilişkisi ile kıyaslama. Biri sevdiğini söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan çıkar karşına. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder. Ve kalbini temiz tut çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner.’’

İlişkide güvenmek çok önemli bir kavram siz ne kadar şüphe ederseniz edin, partnerinizin ne kadar telefonlarını karıştırsanız karıştırın, ne kadar sosyal medyadan takipçilerini takip ettiklerini araştırın yasaklayın yapacak olursa iki telefon iki hat alır ne yapar yapar yine yapacağını yapar. O yüzden gelin böyle durumlarda iletişim en güzel araçtır aranızda çözüm bulamadınız mı gelin çift terapisine ilişkinizin rutinini değiştirmenize uzmanlar yardımcı olacaktır. Yeter ki siz birbirinizden vazgeçmeyin sevginize tutunun…

Radyoda sizin şarkınız çalsın, kokunuz size özel olsun, mekanınız sizi andırsın, bir hikayeniz olsun ama yalnız sizin olsun…

Kendi yaşamınızda iz bırakmak için bu yazı bahaneniz olsun…

Sevgiyle kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan