Merhaba sevgili okuyucularım, bu hafta sizlerle Hollywood yıldızlarından Keanu Reeves’ın yaşam hikayesinden bahsetmek istiyorum. Biliyorum ki şimdi şuan kimimiz çok mutlu, neşeli, heyecanlı, kimimiz ise; kederli, mutsuz, acı çekiyor olabilir. Bu duygu ve olayların geçici süre bizimle olduğunun farkına bazen varamayabiliyoruz. Ama ne yaşarsak yaşayalım biliyoruz ki yaşam bir öğretmen ve yaşadıkça öğrenmeye devam edeceğiz…

Gelin Keanu Reeves’ın yaşamına bir bakıp onun yaşamından öğretiler alalım sevgiyle…

Keanu Reeves:‘‘üç yaşımdayken babam bizi terk etti. Dört ayrı okula kayıt oldum. Ve disleksi nedeniyle okumakta güçlük yaşadım. Okul hayatım bu yüzden benim için çok zorlu geçti.

Sonunda okulu bir diploma alamadan bırakmak zorunda kaldım… 23 yaşımda en yakın arkadaşım yüksek dozda uyuşturucudan hayatını kaybetti. 1988 yılında yaşamımın aşkı diyebileceğim Jennifer Syme ile tanıştım ve anında aşık birbirimize aşık olmuştuk. 1999 Yılında Jennifer kızımıza hamile kaldı… Çok üzücü bir şekilde 8 ay sonunda kızımız ölü doğdu…

Kızımızın ölü doğmasıyla harap olduk ve ilişkimizi sonlandırmak zorunda kaldık. Bu olaydan 18 ay sonra Jennifer bir araba kazasında öldü. O zamandan sonra ciddi bir ilişki ve çocuk sahip olma düşüncesinden uzak durdum. En küçük kardeşim lösemiye yakalandı. Şimdi tedavi oldu ve ben Matrix filminden kazandığım paranın %70 ini Lösemi tedavisi için hastanelere bağış yaptım…

Ben malikanesi olmayan ender Hollywood yıldızlarından biriyim. Hiçbir korumam yok ve süslü püslü moda giysiler giymeyi tercih etmiyorum. Yüz milyonluk bir kariyerim olsa da metroya binmeyi ve insanlar arasına karışmayı seviyorum…

Sonuçta sanıyorum hepimiz aynı fikirdeyiz ki bir trajedinin içinde bile bir yıldız doğabiliyor…

Yaşamınızda ne olup bittiğinin bir önemi yok, bütün olumsuzlukların üstesinden gelebilirsiniz. Yaşam yaşamaya değer…’’

Evet o kadar ki yaşananlara karşı pes etmeyip kendince var olmaya çalışan bir Hollywood yıldızının hayatı hiç ummadığınız bir anda biriniz için ilham olabilir…

Yaşamının aşkını kaybetmesi ve kardeşinin kanser olması gibi durumlar onun iyi insan, gösterişsiz insan olmasını engellememiş. Her trajedi insanın içindeki iyiliği ve kötülüğü ortaya çıkartabilir. Her iniş bilin ki bir yükselmenin başlangıcıdır yeter ki siz pes etmeyip yaşamın ayrı ayrı tutunabileceğiniz dalları olduğunu ve bu dallara tutunmanız gerektiğini farkedin; bu aşk olur, sevgi olur, tutku olur, iyilik olur, yardımlaşma olur, paylaşım olur yeter ki yaşamın devam ettiğini fark edin…

Ve ne kadar yüksekten düşerseniz düşün ışığınız siz de olduğu müddetçe ışıldamaya devam edersiniz…

Sevgiyle kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan