Umursamak : Önemsemek, değerli bulmak, aldırış etmek.

Umursamakta sıkıntı yok, umursayana… umursamamak, umursamayanın kusuru olarak yüklenir umursamaza. Peki, umursamayan neden umursamaz olur? Umursamazlık karakter midir? Yoksa yaşanmışlıkların bıkkınlıkları mıdır? Umursanmayan kişiler umursanmamayı hak etmiş midir? Hak etmişse, neden hak etmediğini umursamış mıdır?

Hak edenleri umursamamak, umursanmayana mı değer kaybettirir, umursamayana mı?

Hak etmeyenleri umursamak, umursana mı değer katar, umursayana mı?

Umursamak ya da umursamamak, insanların neyi umursadığına ya da umursamadığına göre kendine ya da umursayıp umursamadığı kişi ya da duruma değer kazandırır ya da değersizleştirir.

Ailenizi, arkadaşlarınızı, yakınlarınızı umursarsınız.

Bazı insanlar vardır hayatınızda… Varlığı size varlığınızı hissettirir. Ayağına taş değse onun kadar canınız yanar. Sizden gidecek olsa, yarınız gidecekmiş gibi hissedersiniz. O insanları umursarsınız.

Bazı insanlar vardır hayatınızda… Varlığını fark edersiniz. Ama olsa da olur olmasa da… Çok aramazsınız. O insanları pek umursamazsınız.

Bazı insanlar vardır hayatınızda… Varlığı bazen batar. Olmasa daha iyi olurdu dersiniz. Umursamazsınız.

Bazı insanlar vardır hayatınızda… Sizi umursarmış gibi yapar. Hep bir çıkarı, hep bir hesabı vardır. Bilirsiniz… O umursarmış gibi yapıyor diye, siz de umursarmış gibi yaparsınız. Aslında umurunuzda değildir. Oysa o insanları umursar gibi yapmanız, o insanlarla birlikte kendinizi sürüklediğiniz bir umursama kandırmacasıdır. Kendi değerinizi umursamamanızdır.

Bazı insanlar vardır. Ortak alanlarımızı, ortak kaynaklarımızı umursamazlar. Hoyratça kullanırlar, yok ederler, bizden alırlar… Kendilerinden başkasını umursamazlar. Bazılarımız bu durumu yeterince umursayarak şikayetleniriz, bazen mücadele ederiz.

Bazı insanlar kendinden başkasını umursamayan bu insanları da umursarlar. Birileri tarafından umursanan bu umursamaz insanlar, umursanıyor olmanın özgüveniyle umursamazlıklarını sürdürürler.

“Umursamanın, umursanmanın kriteri nedir?” Sorusu gelir aklımıza… İşte düşünce kaosu burada başlar. İnsanlık adına ortak değerleri benimsemeyi bir dağa benzetelim. Dağın eteklerinden zirvesine kadar toplumsal ve evrensel olarak serpiştirilmiştir. Kimileri dağın eteklerinde, kimileri dağın yamaçlarında, kimileri dağın zirvesindedir.

Kim, kimi hangi ölçütlerle umursamalı ya da umursamamalı? Toplumsal ayrışmaların, bireysel yargıların düşünsel karmaşaları…

Peki çözüm nedir? Basit aslında… Doğru değer yargılarıyla umursanmayı hak etmeyenleri umursamamak. Umursanmak için doğru değer yargılarını içselleştirmek ve gerektiği kadar çevremize dayatmak… Yaşam etkinliklerimizi eksik olan değerler bütününü toplumun her kesimine aktarmak üzerine oluşturmak…

Evrensel değer normlarına oturtamadığımız umursamalar ya da umursanmalar yaşadığımız sürece benliğimize katkılar sunabilir. Ancak umursama ya da umursanmanın ölçütsüz öz güveniyle topluma ve toplumun geleceğine aksak benlikler olarak yapışır.

Evrensel değerler üzerinden umursandığımız kadar değerliyiz, umursadığımız kadar değer veriyoruz.

Öyleyse umursadıklarımıza değer katabilmeliyiz…

Şaban BALTACIOĞLU