“Sussam söylenecek söze yazık, söylesem söylenen söze yazık…”

“Sussam, suskunluğumu dinleyen yok. Söylesem, söylediklerimi anlayan yok.”

Ayaklarının yere değmesinin güveniyle kıyılarında yüzenleri açık denizlere götürmeye çalışmak, onlara heyecan vermez, umut oluşturmaz. Korkular yaratır.

İnsan, mezara girince korkmaz. Oysa yaşarken oluşturduğu korkular, insanın mezarıdır. Korkularından mezar oluşturanlar artık korkmazlar.

Yerleşmiş derinlik korkuları olan birine yüzme öğretemezsiniz. Boğulmak üzere olan birini kurtarmaya çalışmak onunla birlikte boğulmayı göze almaktır. Bazen donanımlar da yetmez. Ne kadar iyi yüzdüğünüz önemli değildir. Ağa takılmış balık gibi takılırsınız paniklemelere… Onun bütün korkuları ölüm korkusuna dönüşür yalnızca. Tüm gayreti suyun üstünde kalabilme, nefes almaya devam edebilmektir. Sen nefes alamadığında, sana tutunamayacağını düşündürtmez ölüm korkusu. Ölümüne tutar ve üstte kalabilmek için dibe çeker seni. Öyleyse kendinden geçmesini beklemek gerekir. Sonra hayata döndürmeye çalışırsınız.

Başkalarının açık denizlerde hangi dalgalarla boğuşarak yaşadığını bilmeyenler, kendi kıyılarını anlatırlar. İstedikleri zaman yere bastıkları kıyılarını… O kıyıların size sığ geldiğini bilmemenin övüncüyle anlatırlar. Ayaklarının yere değdiği kıyılarında boğulma tehlikeleri geçirdiği halde cesurca nasıl durduklarını anlatırlar. Onlar için okyanustur orası.

Derinlerden bahsedersiniz; korkularını göstermezler, dinlemek istemezler. Susarsınız, anlattıkça anlatırlar. Beş kulaç ileriye, beş kulaç geriye…

Derinlere susarsınız. Özgürce susarsınız…

Uçmak için güvenilebilecek kanat gerekir. Kanatları olmayanlar için uçmak, düşmek demektir. Düşmekten korkanlara uçmayı anlatırsınız, kanatlanmayı hayal etmezler. Sadece düşmekten korkarlar.

Özgürlükten bahsedersiniz. Uçmaktan bahsedersiniz. Kuşlardan bahsedersiniz. Penguenlerin uçtuğunu sanırlar.

Göklere susarsınız. Özgürce susarsınız…

Düşüncelerinde ne açık denizler var, ne gökyüzü, ne özgürlük…

Küçük kıyılarındaki mutlulukları yeter, kendilerini güvende hissettikleri kuytular yeter onlara.

Öyle özgüvenle anlatırlar ki, artık hiçbir şeyden korkmazlar…

Ne açık denizlerde yüzmeyi düşünürler ne mavi göklerde süzülmeyi…

Uçmaktan korkanlar, derinlerden korkanlar bir bir dolar aynı kıyılara…

Konuşamazsınız…

Özgürlüğe susarsınız. Özgürce susarsınız…

Şaban BALTACIOĞLU