Beklemekle geçiyor ömrümüz. Sanki çok uzunmuş gibi.

Doğmak için dokuz ay bekliyoruz, bekleyeceklerimize. Anne, baba çocuğunu bekliyor, çocuklar anneyi babayı. Okula gitmeyi bekliyoruz önce heyecanlı, sonra eve gitmeyi bekliyoruz yorgun çocukluğumuzda.

Büyümeyi bekliyoruz başımız göğe erecekmiş gibi. Büyüdükçe bekleyişlerimiz de büyüyor oysa.
Kimi çocuk bekliyor kimi çocuklarından vefa… Kimi yaşlanmayı bekliyor sürmek için sefa…
Gündüzleri akşamı, geceleri sabahı bekliyoruz yeni tekrarlara.

Yeni yılları bekledik, eski yılın yılgınlıklarından. Her yeni gelen yılda, yeni yılgınlıklarla bir sonraki yılı.
Seven sevdiğini bekliyor kavuşmalara, ayrılanlar ayrılık acısının bitmesini hüzünlü sonbaharların gölgesinde.

Çalışanlar her ay yeni aybaşını bekliyor, taksitlerine bir çizgi daha atmak için.

Kim bilir şimdi kimler istasyonda tereni, otogarda otobüsü, hava alanında uçağı, duraklarda dolmuşu-tramvayı, limanlarda gemileri bekliyordur. Yolcuları bekleyenler diğer tarafta sabırsız gözleri yolda…
Saatlere bakıyoruz defalarca. Kaç kere kuruyoruz beklediğimiz zamana.

Kuyruklarda bekliyoruz ucuz ekmek alabilmek için.

Bankalarda, resmi dairelerde sıra bekliyoruz gözlerimiz numaratörde.
Doktor hasta bekliyor, esnaf müşteri…

Hastalar şifayı bekliyor, çaresizler mucizeyi…

Üç yıllar, beş yıllar bekliyoruz yeniliklere. Onlarca yıl bekliyoruz özgürlüğümüze, özlemlerimize.
Kışta baharı, baharda çiçekleri, yazda güneşi, güzde yağmurları bekleriz kurak mevsimin susuzluğuyla.
Kimileri fırsatları bekliyor, kimi fırsatların sonuçlarını…

Hasat zamanını bekliyoruz aylarca, sonra yeni ekimleri…

Umutlarımızı bekliyoruz yarın ulaşacakmış gibi hep yarınlarda…

Sabırlar büyütürüz kırgınlıklarımıza, kızgınlıklarımıza. Daha büyük bekleriz.
Güneşli günlere tazelenir umutlarımız, zoraki gülüşlerimizle…

Emekliliği bekliyoruz emeklerimizin karşılığında . Geçmişi bekliyoruz her ilerleyen yaşımızda, yaşama geç kaldığımız bekleyişlerimizle.

Ölümü bekliyoruz kısacık ömrümüzde, ömrümüzden giden bekleyişlerimizle…

BEŞ KÖŞE
ŞABAN BALTACIOĞLU