30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile artık Osmanlı İmparatorluğu bitmiştir. 23 Nisan 1920’de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, kurtuluş savaşına başlayacaktır. Mecliste bu kurtuluş savaşında bir milli marş olması fikri hakimdir. Bu marş kurtuluş savaşına katılan bu millete bir heyecan ve hırs verecektir. Bu konuyu tam yazmaya kalkarsak sayfalar almaz. Nihayetinde bu yarışma açılır. 

Yarışmaya 734 eser katılır. Bir seçici kurul bu eser sayısını 6’ya düşürür. Ama hiç birisi marş olacak düzeyde bulunmaz. Yarışmaya kazanana 500 lira para ödülü de konmuştur. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenilir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’in yardım ister.

Hasan Basri bey para ödülünün kaldırıldığını ifade ederek Mehmet Akif’i ikna eder. Böylece yazılmaya başlanan ve 48 saatte bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığının seçici kuruluna sunulur. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha önce seçilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına gönderdi. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını istedi. Komutanlar, kısa sürede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif’in şiirini birinci sıraya almıştı.

Bundan sonra şiir Büyük Millet Meclisine getirilerek okundu ve meclisin 1 Mart 1921 tarihli oturumunda ele alındı. 12 Mart 1921 tarihli oturumda ise kabul edildi.. 

Hanife Mert, Milliyet Blogda yazdığı yazısının son bölümünde bundan sonrasını şöyle anlatıyor;

ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN

“Mehmet Âkif'in rahatsız bulunduğu, Alemdağı'nda son günlerde içlerinde Târık Us'un da bulunduğu bir grup üstadın ziyaretine gitmişler, Mehmed Âkif bitkin bir hâlde yatağında yatıyordu. Konuşma esnasında söz İstiklâl Marşı'na intikâl ettirilmiş, gelen ziyaretçilerden biri:

-  Acaba İstiklâl Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı? Demiş bu söz üzerine yatağında bitkin bir hâlde yatmakta olan Akif; birdenbire başını kaldırmış ve ona:

- Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!

O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Allah, bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.


Evet:

- Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düşürmesin! Bir daha onu İstiklâl Marşı yazmaya mecbur etmesin, sözüyle ziyaretçileri susturmuş, o büyük insanın ne demek istediği herkes tarafından anlaşılmıştı.

Milletçe aynı kararlılıkla, İstiklal Marşımızda en güzel ifadesini bulan ortak değerler ve amaçlar etrafında birleşerek, daha iyi, daha mureffeh bir gelecek için azimle, inançla çalışmaya devam edeceğiz. Bugün hepimize düşen en büyük görev, geçmişte gösterilen çabaların anlam ve öneminin bilincine vararak, atalarımızın emaneti olan yurt topraklarına sahip çıkmak, Cumhuriyetimizi sonsuza değin yaşatmaktır.

İstiklâl Marşı’mızın TBMM tarafından milli marş olarak kabul edilişinin 93. Yıldönümü kutlu olsun. Bu vesileyle başta Büyük Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını ve Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyoruz." Ruhları şad olsun.

Muhabbetle

Hanife Mert”

KUMLUCA’DA 95. YIL KUTLAMALARI

İlçemizde bu yıl ‘İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif’i Anma Törenleri’ Sosyal Bilimler Lisemiz tarafından gerçekleştirildi. Okulumuzun kapalı spor salonunda yapılan etkinlikle bu salonda sosyal faaliyetler için ilk sınavını başarı ile vermiş oldu.

Yapılan kutlama programına söylenecek fazla bir söz bulamıyorum. Etkinliğe katılan öğretmen ve öğrencilerimiz her konuyu o kadar güzel hazırlamışlar ki, bize o günleri adeta yaşattılar. Öğrencilerimiz adeta profesyonel birer tiyatrocu gibi yaptılar rollerini. Sunucularımız ona keza. Ama onlara bu görevleri bu kadar güzel yaptıran herhalde içlerindeki o milli duygu idi. Gençlerimizin bu durumunu görmek beni çok duygulandırdı.

Programa yapacak fazla bir eleştiri bulamadığım için kısaca 1,5 saatlik programda yapılanları sıralıyayım.

1- Kumluca’nın tüm esnaf kesimlerinden, bürokratından, yaşlı genç vatandaşı tarafından okunan “Kumluca İstiklal Marşını Söylüyor” videosu. Bu video Facebook ve Youtube’de mevcuttur.

2- İstiklal marşının hazırlanışı ve kabulü ile ilgili hazırlanan oratoryo. Bu oratoryo bize o günleri tekrar yaşattı.

3- Mehmet Akif Ersoy’un 3 bestelenmiş şiirinin seslendirilmesi. En ilgi çekici olayı ise bu üç eserin iki tanesinin bu program için okul tarafından bestelenmiş olması. Besteleyeni yazarsam reklam denir. Ama gurur duyduğumu yazabilirim.

4- Bu 1,5 saatlik programın hazırlanmasında müdüründen, öğretmenine, çalışanına ve öğrencilerine tüm Sosyal Bilimler Lisesi Ailesinin canla başla çalışması.

Bu güzel etkinlik için Okul Müdürü Durmuş Yavuzer nezdinde tüm idareci, öğretmen, çalışan ve öğrencilerimizi canı gönülden kutluyorum.

ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN!