19.01.2015 tarihli gazetemizde o yılki yaşanan bir afeti yazmıştım. Bu yazımı aşağıya aynen koyuyorum. İnsanları burada TARSİM sigortasına yönlendirdiğim için İlgili Sigorta dan birde teşekkür yazısı almıştım.

Günümüzde yaşadığımız afette çiftçilerimizi dinledikçe çok üzüldüm ve bu yazımdan ötürü çiftçilerimizden özür dileme gereği duydum. ÇİFTÇİLERİMİZDEN ÖZÜR DİLİYORUM. TARSİM SİGORTASININDA BANA GÖNDERDİĞİ TEŞEKKÜRÜ İADE EDİYORUM.

Bu yılki olanları önümüzdeki Salı günü yazacağım bu yazımın ikinci bölümünde yazacağım. Bunun yanında afetle ilgili bir yazı dizisi düşünüyorum. Bu dizi bitinceye kadar patron kabul ederse haftada 2 gün yazmak istiyorum.

19.01.2015 TARİHLİ YAZIM AYNEN.

KUMLUCA BİR AFETİ YAŞADI

Yazıma başlamadan önce geçirdiğimiz afetten zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimle Cenabı Allah bir daha göstermesin diyorum.

Geçtiğimiz günlerde çiftçilerimiz önce don olayı ile uğraştı. Tedbirler ve özverili çalışma sonucu bu afet yöremizde yok denecek kadar bir hasarla atlatıldı.

Ardından gelen ve birkaç gün süren yağmur ve fırtına adeta kâbusa dönüştü. Ova kesimlerinde seralara olduğu gibi su girdi. Yüksek kesimlerde ise Fırtına götürdü. Bu bir afettir. Bu afet sadece serada domates veya biberi mahvolan veya serası harap olan çiftçiyi değil Tüm yöre halkını etkiler. Hatta ülke ekonomisini etkiler.

Tabii Ülke ekonomisi yanında tüm yaşamını sera ve tarıma bağlamış bir ilçeyi bir arabaya benzetelim. Arabanın tekerinin biri patlarsa yürürmü, zor yürür. Hele motoru yanarsa hiç yürümez. Yöremiz yaşamında tüm yaşayanların motoru seracılık ve tarımdır. Seracılık ve tarım çöktü mü kalp durdu demektir. Kalp arızalanınca da vücut işlemez. İşte bu afet bu yörede yaşayan herkesi ilgilendirir.

Bu afet Allah tarafından gelir. Ona diyecek bir olayımız yok. Ama biz bu konularda neler yapıyoruz onu biraz incelemek istiyorum. Yıllar öncesi de böyle bir yazı yazmıştım. Ama demek ki bir ders çıkarmamışız.

Öncelikle seraların yapımını ve Kumluca ovasındaki konumunu ele almak istiyorum. Çocukluğumda Kumluca ovasını iyi hatırlarım. Yaşı ellinin üzerinde olanlar çok iyi hatırlar. Kumluca ovasında kesikler vardı. Ne işe yarardı o kesikler. Yağmur ve sel fazla olduğunda su bu kesiklere giderdi. Hasat ekili alan bu selden fazla etkilenmezdi.

Afetten sonra Tarım Bakanımız derhal olaya el koydu ve çiftçimizin zararları karşılanacak dedi. Çok güzel ve doğru bir hareket. Bence böyle bir hareket afet olmadan önce yapılsa daha iyi olur. Devlet Köylü zarar görünce zararını karşılama yerine bu ovayı bir planlayıp kanalları açsa çiftçimiz bu afetlerden daha az etkilenir. Devlette masrafı bir kere yapar.

Tabii bu devletin yapacağı iş. Biz çiftçiler olarak ne yapıyoruz. Ben bu afetten sonra kısa bir araştırma yaptım. TARSİM diye bir olay var. Tarım Sigortaları havuzu. www.Tarsim.gov.tr internet adresinde sayfaya girdiğimde online hesaplama diye bir bölüm var. Orada Kumluca Mavikente göre Ürün, Sert Plastik örgü ve Teknik donanım Sigorta bedeli her birine 20.000 lira değer kpyarak toplam değer 60.000 liraya göre bir hesap yaptım. 1.457.20 Tl. prim tutuyor. Bunun yarısı olan 728.60 Tl.sini devlet karşılıyor. Çiftçi ise 728.60 tl ile ödüyor. Bu rakam yarım paket sigara parası değil. Eğer sigarayı biraz azaltırsak bu dıştan gelir. Böyle bir imkânı devlet sunmuş biz yararlanmıyoruz ve afet gelince de mağdur oluyoruz.

Bu olaylardan bir ders çıkararak gerekli tedbirleri almalıyız diye düşünüyor, Allaha böyle afetleri bir daha göstermemesi için dua ediyorum.

BİR DAHA BÖYLE BİR AFET YAŞAMAMA DİLEĞİ İLE……..

HOŞÇA KALIN, DOSTÇA KALIN, AFETSİZ KALIN…..

Turgut EKEN