Diploma Denklik Mağdurları Derneği, Ankara Ulus Meydanı’nda taleplerini dile getirdi. Dernek Başkanı Ahmet Özdemir, “Denklik sorunun çözümü çok basit: Lizbon Sözleşmesi uygulandığında, yedi bölgede kurulacak intibak komisyonlarının belirleyeceği fark dersi ve staj ile bu sorun çözülebilir ve bizler de başka ülkelere hizmet etmek yerine kendi vatanımıza hizmet etme imkânı bulacağız” dedi.

Diploma Denklik Mağdurları Derneği, bugün Ankara Ulus Meydanı’nda sorun ve talepleriyle ilgili basın açıklaması yaptı. Dernek adına açıklamayı okuyan Dernek Başkanı Ahmet Özdemir, şunları kaydetti:

“2023 YILI İTİBARİ İLE 104 BİNE DAYANAN DENKLİK MAĞDURU GENÇ VAR”

“Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) aldığımız gayri resmi verilere göre; 2023 yılı itibari ile sayıları 104 bine dayanan denklik mağduru genç olduğunu bilmekte fayda var. Denklik sorunundan kısaca bahsetmek gerekirse; Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu Lizbon Sözleşmesi’ne göre yurt dışındaki birçok ülkeye YÖK’ten alınan tanınırlık yazılarına istinaden okumaya giden öğrenciler, okullarını bitirip geri döndüklerinde çeşitli bahaneler ile 2547 sayılı yasayla kurulan ve 12 Eylül darbe ürünü olan YÖK adındaki bir kurumun keyfi ve hukuksuz kararları ile karşı karşıya kalmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın denklik sorunu ile alakalı medya önünde farklı zamanlarda tam üç defa çözün diye talimat vermiş olmasına rağmen maalesef bu sorun çözülemediği gibi daha da vahim bir hâl almıştır.

YÖK, uluslararası anlaşma olan Lizbon Sözleşmesi’ni hiçe sayarak, çıkarmış oldukları yönetmelikleri ile Türk gençlerini mağdur etmektedir. Anayasa’nın 90. maddesinde açıkça düzenlenen ‘Uluslararası anlaşmalar iç hukuk kurallarıyla ve yönetmeliklerle değiştirilemez’ olmasına rağmen YÖK neredeyse her yıl yönetmelik değişikliğine giderek ve yönetmelikleri de geriye yürüterek arkada mağdurlar ordusu bırakmaktadır. Yine ne hikmetse YÖK, Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine rağmen aynı sınıftan, aynı şartlarda mezun olan öğrencilere bile farklı farklı kararlar vermektedir.

Ayrıca Kuzey Makedonya’daki bazı okullar YÖK tarafından, eğitim dili ve üniversitenin vermiş olduğu eğitimi Türkçe olarak tanınmasına rağmen ilgili üniversiteden mezun olan öğrencilere Türkçe dilinde eğitim alması nedeniyle ret kararları verilmektedir. Oysa bu üniversitenin bulunduğu ülkenin resmi dilinden biri olarak Türkçe kabul edilmiştir. Fakat ne hikmetse YÖK, anadilimiz olan Türkçe eğitimi ret sebebi olarak görmektedir. Hatta bu hukuksuzluğu dava edip Türkçe dilinde eğitim gördüğü için ret kararı verilenler davaları kazandıkları hâlde YÖK mahkeme kararlarını uygulamayıp sanki dava hiç görülmemiş gibi tekrar ilgili kişileri Türkçe eğitim gerekçesiyle ret kararı vererek adeta eziyet etmektedir.

Bir başka hukuksuzluk ise yurt dışından Kıbrıs’taki üniversitelere yatay geçiş yapan öğrencilere, sınıf arkadaşları doğrudan mesleğine başlarken yurt dışından YÖK’ün onayı ile yatay geçiş yapmış ve YÖK’ün öğrenci sistemine kaydolmuş öğrencilere denklik dayatmasıdır. YÖK’ün Lizbon Sözleşmesi’ne aykırı bir şekilde vermiş olduğu STS sınavlarına da değinmek gerekir. Yapılan sınavların yok hükmünde olduğunu görmek kaçınılmaz.

“TUS SINAVINA SOKULAN YURT DIŞI MEZUNLARI BAŞARILI OLURLARSA PRATİSYEN HEKİM OLARAK GÖREVE BAŞLARKEN, AYNI SINAVA GİREN TÜRKİYE’DEKİ DOKTORLAR UZMAN DOKTOR OLARAK BAŞLIYOR”

Yine yurt dışındaki tıp fakültesi mezunlarına yapılan ilmi hüviyet sınavlarındaki saçmalığa da değinmek gerekir. Türkiye’deki doktorların tıpta uzmanlık sınavı olan TUS sınavı adı altındaki bir sınav dayatmacası vardır. Türkiye’de uzman hekim olmak isteyenlerin girdiği TUS sınavına sokulan yurt dışı mezunları, bu sınavlarda başarılı olurlarsa eğer pratisyen hekim olarak göreve başlayacakken, aynı sınava giren Türkiye’deki doktorların başarılı olması hâlinde uzman doktor olduklarını söylemek gerekir. Hatta bu sınavlarda Türkiye mezunları her bir soru için 1,80 kat sayı puanı alırken, yurt dışı mezunları aynı sorular için 0,60 puan almaları da aslında yurt dışı mezunlarının geçirilmemek üzere bu sınavlara sokulduğunun bir ispatıdır.

“BİZLER ALMANYA’DA HANS’A HİZMET ETMEK YERİNE KENDİ ÜLKEMİZDE HASAN AMCAYA FAYDALI OLMAK İSTİYORUZ”

YÖK denklik davalarına bakan hakimleri tam üç defa YÖK’te toplantıya davet ederek davalar ile ilgili brifing vermesi ve cüretkâr bir şekilde bu brifingi YÖK’ün faaliyet raporunda yayınlamasıdır. Ancak denklik mağduru arkadaşlarımız bunu 28 Ocak 2020 tarih ve 3548 yevmiye numaralı onayı ile Ankara 63. Noterliğinde tasdik ettirerek adeta suçüstü yaptılar. Bizler vatanını seven Türk gençleri olarak aslında eğitim aldığımız ülkelerde çalışabiliyorken kendi vatanımıza hizmet etmek üzere geri geldiğimizde YÖK engeliyle karşılaşıyoruz. Bizler Almanya’da Hans’a hizmet etmek yerine kendi ülkemizde Hasan amcaya faydalı olmak istiyoruz.

Bu hukuksuzlukları anlatmak üzere 27. yasama döneminde defalarca TBMM’ye giderek o dönemki milletvekillerine bu sorunları anlatmamıza rağmen hatta eğitim komisyonunda uzun süre bu konu tartışılmasına rağmen sürekli engellemeler ile karşılaşarak bu sorundan kurtulmak mümkün olmadı.

Sayın Özvar’a soruyoruz: Şimdiye kadar denklik başvurusunda bulunan kaç kişi hakkında FETÖ’den dolayı ihbarda bulunmuştur. Bunun da açıklamasını istiyoruz. YÖK Başkanı’nın asli görevlerinden biri olan denklik meselesini çözmek yerine, işin kolayına kaçarak bizleri FETÖ’cü ilan etmesi bu sorunun olmadığı anlamını taşımamaktadır.

“LİZBON SÖZLEŞMESİ UYGULANDIĞINDA, YEDİ BÖLGEDE KURULACAK İNTİBAK KOMİSYONLARININ BELİRLEYECEĞİ FARK DERSİ VE STAJ İLE BU SORUN ÇÖZÜLEBİLİR”

Aslında denklik sorunun çözümü çok basit: Lizbon Sözleşmesi uygulandığında, yedi bölgede kurulacak intibak komisyonlarının belirleyeceği fark dersi ve staj ile bu sorun çözülebilir ve bizler de başka ülkelere hizmet etmek yerine kendi vatanımıza hizmet etme imkânı bulacağız. Son olarak, diploma denklik mağdurlarının sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendiden ve milletvekillerimizden talebimiz aileleri ile birlikte 1 milyon insanın yaşadığı bu sorunu ortadan kaldırmasıdır.”

 

Kaynak: anka