Eskileri karıştırırken 2013 yılı nisan ayı ortalarında Batı Antalya Gazetesindeki AKLIMA GELDİKÇE Köşemde yazdığım yazı gözüme takıldı.

O zamanlar Yetiştirdiklerimiz adı altında İlçemizden üst düzey görev almış, sanatsal başarıları olan ve bilhassa Akademik kariyer yapan Kumlucalıları yazmıştım. Orada da Kadir Ulusoy Oğlumuzu gördüm ve o zamanki yazıyı bir nostalji olarak koymak istedim. Tabii bu yazıdan sonra 2017 yılında Profesörlük unvanında aldı. Ayrıca bu projeden 2 yıl sonra aynı yerde bir proje daha yaptı.


14.04.2013 TARİHLİ YAZIM
YETİŞTİRDİKLERİMİZ-9-
Her hafta ilçemizden yetişen bilim adamı, bürokrat, sanatçı ve meşhur kişileri Yetiştirdiklerimiz adı altında yazmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda bu hafta Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir ULUSOY’u yazacağım. 

Doç. Dr. Kadir ULUSOY
(Kekemelikten Üniversite Hocalığına)
1979 yılında Antalya-Kumluca İlçesine bağlı Dere köyünde dünyaya geldi. 
Sülalesi “Hocaoğlu” olarak bilinir. Büyük dedesi “Beyti Efendi”, Osmanlı zamanında din eğitimi almış bir bilim insanıdır. Dedesi “Hocaoğlu İsmail” yörede çok sevilen ve sayılan bir kişiydi. 

Kadir ULUSOY, 1983 yılında Kumluca Dereköy’de ilkokula başlar. Bir yıl burada eğitim aldıktan sonra 1984 yılında ikinci sınıfta iken ailesi Antalya Merkez Duraliler Köyüne taşınma kararı alır. 1984 yılında Duraliler İlkokulunda tekrar birinci sınıfta eğitim-öğretim görür. 


Bu süreç Kadir ULUSOY için sıkıntılı geçmiştir. Sınıf arkadaşları çizgi çalışması, alfabe çalışması yaparken, okuma ve yazmayı bilen ULUSOY, gerilemeye başlar. Çünkü öğretmen sınıfın geneline göre bir işleyiş yaptığı için, ULUSOY’a göre ders işleyişi olmaz. Böylece bir yılı boşa geçer ve okula karşı bir soğukluk hissi başlar.  


ULUSOY’da ikinci sınıftan itibaren “kekemelik” başlar. Bu “kekemelik” süreci üniversite ikinci sınıfa kadar devam eder.  


Bundan sonrasını Kadir ULUSOY’dan dinleyelim;
“Kendini ifade edememek, haklı olduğun halde hakkını savunamamak, insanlar ile iletişim kuramamak vb. önemli,  ancak içinde yaşadığın arkadaş çevrenin sürekli seninle dalga geçmesi, alay etmesi daha da önemli olabiliyor.  Diye düşünüyor. İfade özgürlüğünün önemini en iyi bilenlerden birisiyim. 


İlkokulu bitirdikten sonra, bazı sınavlara gird,m ailemin maddi imkansızlıkları yüzünden genelde yatılı okullara yöneldiler. Bu sırada babam Tevfik ULUSOY yaklaşık iki ay boyunca hangi okul daha iyi olur, nerede okutabilirim düşüncesi ile ilde çalmadık kapı bırakmadı. Babamın en büyük ideali çocuklarını okutmaktı. 


Çünkü babam ilkokulu pekiyi ile bitirmiş ve ortaokula, liseye gitmeyi çok istemişti. Ancak dede,” benim malım, mülküm senin gibi dokuz tane .. besler, bu malı mülkü kim idare edecek” diyerek okula göndermemiştir. Babam bunun acısını, mutsuzluğunu hep içinde yaşadığından bizi okutmakta çok kararlıydı. Bu süreçte Aksu Öğretmen Lisesi Müdür Yardımcısı Sevgili Öğretmenim Sayın Adem CENGİZ ile dayım Hüseyin ÖZKAN aracılığı ile görüşülüyor. Adem Bey, Okul müdürü ile tartışıyor, benim kaydım yapılmazsa idareciliği bırakacağını söylüyor.

Adem Beyin ısrarlı tutumu sonucunda, okul müdürü kaydın yapılmasına izin veriyor. Önce paralı yatılı olarak başladığım Aksu Öğretmen Lisesinin Ortaokul kısmına, ara dönemde yapılan parasız yatılılık sınavını kazanarak Devlet Parasız Yatılı olarak devam ettim. 1989-1995 yılları arasında “Öğretmen Lisesi” ekolünün son temsilcileri olarak eğitim-öğretim hayatımızı sürdürdük. Bu süreçte Ailemden çok, Kıymetli öğretmenim Adem CENGİZ Bey’e mahcup olmamak için uğraşıyordum. Belki babamdan daha fazla Adem Beyden çekiniyordum. Onun yüzünü kara çıkarmamalıydım, güvenini sarsmamalıydım. 


1996 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği bölümünü kazandım. Bu süreçte köyden büyük bir şehre gelmenin verdiği korku ve heyecanı birlikte yaşadım. Ya ayaklarımın üzerinde duracaktım, yada Ankara beni yutacaktı. Bu süreçte hayatımda çok değerli insanlar oldu, Akademik dünyada çok değerli hocam, bilim babam, Sayın Prof. Dr. Refik TURAN ile tanıştım. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğrenci İşlerinde görevli çok değerli abim, büyüğüm, Sayın Bahri CANDAR ile tanıştım, bu tanışma benim hayatımı hep olumluya götürdü, bilim dünyasına girmemde çok etkili oldu. Antalya Milletvekili Sayın Osman Berberoğlu, Arif Ahmet Denizolgun’la tanıştım. İkisi de çok kibar ve mütevazi insanlardı.  Benim gibi köyden çıkmış, maddi durumu çok iyi olmayan, kekeme birisi için, bu insanlarla tanışmak, aynı ortamda bulunmak, sohbet etme şansı yakalamak büyük bir özgüvene sebep oldu. Belki yanlarına benim gibi binlerce kişi geldi gitti ama benim için çok özel bir yerleri oldu. Kekemeliği yenmemde, özgüvenimin gelişmesinde çok etkili olduklarına inanıyorum.  


Yüksek lisans ve doktora aşamasında benden çok eşim sıkıntı çekti, evin yükü tamamen eşimin sırtındaydı, erken yaşta baba da olunca eşimin fedakarlığı ve çabalarıyla hem babalık, hem de kariyer yapma imkanı yakaladım.  Yuvayı yapanın dişi kuş olduğunu yaşayarak öğrendim. 


Bu süreçte benim için önemli bir olaylardan biri de şudur:
2000 Haziran ayında mezun oldum, Ekim ayında Sakarya’da öğretmen olarak göreve başladım, evlenme düşüncem olduğu için taksitle bir çok eşya almaya başladım, 2001 yılının Şubat ayında Yüksek Lisans kaydımı yaptıracak para bulamadım. Utancımdan dolayı ailemden para isteyemedim ama diğer yandan da kaydımı yaptırmam gerektiğini biliyorum, kredi kartı limiti dolu ne yayacağımı şaşırdım kayıt yaptıramama durumumum oldu, son günde ortaokul-lise arkadaşım Sayın Halil CELBİŞ, kayıt paramı gönderdi ve o para ile kayıt yaptırdım. Sevgili kardeşim o parayı göndermeseydi, bugün belki bu konumda olamayabilirdim. 


2012 yılında Antalya Kumluca İlçemizde TÜBİTAK 4004 Projesi kapsamında Alakır Çayı Vadisi ve Çevresi Doğa ve Bilim Kampı isimli bir proje gerçekleştirerek Kumluca ilçemizi yerel ve ulusal basın kanalı ile tanıtma imkânı bulduk. Bu proje kapsamında değerli katkılarını esirgemeyen Değerli Büyüğümüz Sayın Turgut EKEN Ağabeyimize saygı ve şükranlarımızı sunarım. 


Bu projenin benim için önemli bir boyutu vardır: 
Yıllar önce annem Aşağı Dere’de okula giderken Alakır Çayının üzerindeki köprüden suya düşer, bu durumu gören dayım Hüseyin Özkan’da annemin arkasından suya atlar, annem suya bata çıka giderken su dayımı ve annemi bir süre sonra dışarı atar, Alakır Çayı o gün annemi dışarı atmasaydı biz olamayacaktık veya başka bir anne babadan olacaktık. O nedenle kadere olan inancım sonsuzdur. 


Doğduğum ve bir yıl okuduğum Dereköy ’de okuma oranı çok yüksektir. Köylülerimiz bilinçli olmasının yanında dağda çobanlık yerine başka meslek sahibi olunması için, ülkeye, devlete hizmet edilmesi için çocuklarını okutmaktadır. Dereköy, çevre köylere oranla okuma düzeyi en fazla olan köylerden birisidir.”    
    Kadir Ulusoy kardeşimize Akademik hayatında başarılar diliyorum.

HOŞÇA KALIN, DOSTÇA KALIN, EĞİTİMLE KALIN, GEÇMİŞİ HATIRLAYARAK KALIN.