Lise ve üniversite okumuş herkese iyi kötü tarih anlatılmıştır. Ama bu tarih hep yüzeysel ve süslü anlatılmıştır. Türklerin Müslüman oluşu da bir o kadar sınırlı anlatılmıştır. Kimileri “Türkler kılıç zoruyla Müslüman oldu.” der. Kimileri “Zaten Türkler İslamiyet’e yatkındı, topluca Müslüman oldu.”der. Kimileri de “Türkler Müslümanlıkla şereflendi.” diye yanlış yorumlanabilecek bir tabir kullanılır.

Bir toplumun dini ne olursa olsun, topyekun din değiştirmesi ne kadar kolaydır? Peygamberimiz döneminde Mekke ve çevresince birkaç kabileden oluşan 10 000 civarında insan yaşıyordu. Bu insanları Allah’ın dinine döndürebilmek için yaptığı savaşları herkes üç aşağı beş yukarı bilir. Bu savaşların ve direnmelerin siyasi, ekonomik ve sosyal sebeplerini anlamak isteyenler Mekke’nin İslam öncesi tarihini de bilmelidir.

Kuşkusuz, Müslümanlar Araplarla Türkler arasında da 70 yıl süren savaşlar yaşanmıştır. Hatta Müslüman olan Türkler ile kendi dinleri için direnen Türkler arasında bile savaşlar olmuştur.

Halife Ali’nin öldürülmesinden sonra Emevi hanedanlığı hilafeti devralmıştır. (661-740) Emevilerin yayılmacı tutumları sonucu Araplar ile Türkler arasında 670-740 yılları arasında yoğun çatışma ve savaşlar yaşanmıştır. Türk kentlerine baskınlar düzenlenmiş, yağmalanmıştır. Direnen Türkler kılıçtan geçirilmiş, esir alınan Türkler köle ve cariye olarak satılmıştır.

Doğu Göktürkleri, Çin baskısı altında başına buyruk beyliklere dönüşmüştür. İpek Yolu üzerinde zengin ama dağınık beylikler halinde yaşayan Türkler İslam ve cihat inancıyla güçlenen Araplar karşısında savunmasız kalmışlardır.

O tarihlerde Türkmenisten (Aşkabat, Merv), Tacikistan-Özbekistan (Buhara, Semerkant, Taşkent, Baykent), Kırgızistan-Afganistan (Talukan) bölgeleri ile Maveraünnehir (Seyhun-Ceyhun) havzasında yaşayan Türkler ticaret yanında madencilik ile de uğraşıyorlardı. Özellikle “zengin şehir” olarak adlandırılan Semerkant çok ünlüydü.

Halife Ömer döneminde Hazar Türkleri arap istilasına tüm güçleriyle direnmiştir. (634-644)Halife Osman ordusuyla Fergana’ya kadar gelmiş ama Türkler tarafından bertaraf edilmiştir. (644-656)

Emevi halifesi 1.Muaviye(661-680) zamanında Horasan’ı ele geçiren Araplar, Ubeydullah Bin Ziyat komutasındaki orduyla Buhara’yı kuşatır. Buhara Meliki Kibaç Hatun diğer Türk beylerinden yardım ister. Ancak yardım gelmeyince Arap orduları şehri yağmalayıp geri dönerler. Aynı yıl Osman’ın oğlu Sait komutasında bir ordu ikinci kez Buhara’ya yönelir. Kibaç Hatun barış yapmak zorunda kalır. Bunun üzerine Semerkant’a saldırırlar. Kent yağmalanır, binlerce Semerkantlı köle olarak satılmak üzere Horasan’a götürülür. Halife Abdulmelik döneminde Afganistan bölgesinde bir çok kent ele geçirilir.

Velhasıl, Halife Velit’in komutanlarından Kuteybe İbni Müslim Baykent, Buhara’yı ele geçirir. Şehirler yağmalanır , direnenler kılıçtan geçirilir, kadın erkek binlerce kişi köle yapılır. Türk aileler İslam dinine girmeye zorlanır. Camiler inşa edilir. Cuma namazı zorunlu hale getirilir. İslami kurallara uymayanlara ağır cezalar verilir.

Şeriat orduları Talukan’ı, Harzem Bölgesi’ni, Semerkant’ı, Dağıstan’ı, Gürgan’ı , Özbekistan’ı, Tacikistan’ı aynı yöntemlerle ele geçirir.

Arapların kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle saldırılar hız kesmeye başlar. Türklerin de bir kısmı Müslümanlığı kabul etmiştir. Bölgede daha yumuşak politikalar uygulanmaya başlanır.Türk bölgesindeki zenginlikler Arapların eline geçmiştir. Müslüman olan Türkler ticaret yaparlar. Cizre olarak alınan vergiler düşürülür. Yurtlarını terk eden Türklerin geri dönmesi halinde vergi borçları silinir. Halkın kendiliğinden Müslüman olması teşvik edilmeye başlanır.

Abbasi devleti (750-1258) döneminde Türk savaşçılar Arap ordularına katılmıştır.

751 yılında Talas ırmağı kıyısında yapılan savaşta Arap-Türk orduları Çin ordusunu yenince Türklerin Müslüman olması hızlanmıştır. Karlukların ardından Oğuzlar da Müslüman olmuştur.

Müslümanlıktan önce Türk töresi; yüksek erdem, dürüstlük, mertlik, onur, kadına saygı ve sevgi, yaşlılara hürmet hayvan ve doğa sevgisine dayanan bir yaşam felsefesi üzerine kuruludur.

Hoca Ahmet Yesevi’ye; “Müslüman mısın?” diye sormuşlar.

“Elhamdülillah Türk’üm, Müslüman’ım” demiş!..

“Biz sana dinini sorduk!..

Neden Türklüğü katıyorsun?” diyerek soruyu yinelemişler.

“Din seçimim, Türklük kaderimdir!..” diye cevap vermiş…

Şaban BALTACIOĞLU