Anadolu adı üstünde bereket doludur. KİBELE bolluk ve bereket tanrıçasıdır. Asırlar öncesinden beri Anadolu üstünde yaşayan insanları mahcup etmemiştir.

Anadolu insanı kanaatkar, çalışkan, insancıl damarı fazla olan bir halktır. Nafakasını topraktan çıkarmaya can atar, uğraşır, didinir, çabalar, toprağa can katar. İnsanlarımızın yüreği bu topraklar için atar.

İnsanlarımızın ekip biçmesi, üretmesi, kendi halinde yaşaması bazı kişilere çok görüldü, bazı çevreleri nedense rahatsız etti.
Topraklarını ekmediği halde “TARLA PARASI” olarak tarımsal destek ödendi. Ekmeden, biçmeden verilen bu destek beleşten ödenen bir paraydı. Sonraki yıllarda kesilen bu tarımsal destek verilmez olunca, haraç durdu. Beleşten verilen tarımsal destek, bazı alışkanlıkların doğmasına sebep oldu.

Daha sonraki yıllarda, piyasa koşulları çiftçinin üreticinin aleyhine değişti. Mazot, gübre fiyatları arttı. Girdi fiyatlarının artmasıyla evdeki hesap çarşıya uymadı. Hesaplar alt-üst oldu. Üretim düştü. Üretici, ürettiğinin ve emeğinin karşılığını alamaz oldu. Üretim ve çiftçilik değersiz hale getirilmişti. Tarım zaafa uğramış, çiftçi ekimden uzaklaştırılmıştı. Tarım can çekişiyordu.
Anadolu halkı üretiminden uzaklaşmıştı. Bazı kotalar konularak ekim alanları daraltıldı. Yerli tohum için yasak konularak kısıtlama getirildi.

Olup bitenlerin arkasında kimler vardı? Kimileri, kimler için hizmet ediyordu? Anlamak zorlaşmış, sapla saman birbirine karışmıştı.

Üretici üretiyor, ürettiği tarlada kalıyordu. İthalat kapıları sonuna kadar açılmıştı. Bu yolla ithalatçı kazandırılmak isteniyordu. ÇİKİTA muzları bu yıllarda tanındı. Anamur Muzu dururken, ÇİKİTA Muzu tercih edilmeye başlandı. Derken her çeşit gıda ithal edilir oldu.

Tarım bu düzeydeyken acaba hayvancılık ne durumdaydı? Kısa adı KOMBİNA olan Et Entegre Tesisleri vardı. Hayvan üreticileri için bu tesis sigorta niteliğinde idi. Hayvan üreticileri bu işletmelerle işbirliği içinde iş yapardı. Bu tesisler görünmez bir el tarafından kapatıldı. Hayvancılık yapanlar darda, zorda kalmıştı. Hayvan varlığı her geçen gün azalıyordu. Yem ve saman fiyatları artıyordu. Otlaklar azaltılmış, hayvancılık yapanlara destek verilmez olmuştu. Bu koşullarda hayvancılığı sürdürmek nasıl olacaktı?ithalatçılara gün doğmuş ikinci bir kapı aralanmıştı…
Yakın tarihte TBMM’de bütçe görüşmeleri yapıldı. Ne tarımdan, ne hayvancılıktan söz edildi. Duyduğumu söyleyemem. Sanki Türkiye’nin tarım gibi hayvancılık gibi bir sorunu yoktu. Hiç kimse oralı olmadı. Oysa gerek tarımın gerekse hayvancılığın yaşamsal önemi açıktı. “herkes işine baksın” diye konuşuluyor. Tarım ve hayvancılıktan sorumlu bakanlıkta kendi işine baksa iyi olacaktır.

Diyanetin bütçesi nedense her yıl bir önceki yıla göre daha fazla şişiriliyor. Tarıma hayvancılığa, eğitime ayrılması gereken bütçe nedense diyanete kaydırılıyor. Anlamak oldukça zor? Oysa insanlarımız inanç yoksunu değil geçimini sağlamada sıkıntısı olan insanlarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Gençlerimiz işsiz. İşsizlik had safhada. Yönetenler bu durumu nedense görmezden geliyor. Şaşırıp kalıyoruz…

Diyanetin beli doğrultularak işin içinden çıkılamaz. Tarım, hayvancılık, sanayii hepsi ekonomik bir bütündür. Bu bütünlüğü korumak akıl ister. Plan ister, kararlılık ister. Zevzeklik ve palavranın bu gerçekliğe uygun düştüğü söylenemez.
Lütfen absürt planlarınızla, bütçe olanaklarını yeniden gözden geçirebilirsiniz. Yeni ve gerçekçi planlarla siyaset yapılması akıllıca iştir.

Planlar, ileriye, gerçeğe ve geleceğe yönelik olmalıdır. Kim kötülük ve hainlik düşünürse, kötü ve hain düşünceleri eline ayağına takılmasını istemek hakkımızdır. Kim bu düşünceler içinde ise eriyip kaybolup gitsin, hepsinden öte milletin çilesi artık bitsin.

İnsanlarımız, insanca yaşamanın keyfini çıkarsın artık. Bu düşünceleri yerli ve millîdüşünenlerin yerine getirmesi mümkündür. Amerikancı yaklaşımlar bu düşünce kalıplarına uymaz. Hem söz olarak, hem de ÖZE uyarak işin içinden çıkılabilecektir. İsteğimiz sıkıntılı günleri sürekli yaşamak değildir. Arzu edilen aydınlık günleri en kısa sürede birlikte yaşamak en büyük dileğimizdir.

Ne tarım bitsin ne de hayvancılık bir yerlere gitmesin. Anadolu’da yaşam tüm canlılığı ile devam etsin. SONSUZ SEVGİLERİMLE…

Cafer GÜNDOĞDU
İletişim: 05399793529