Türk adı yazılı olarak ilk defa Çin kaynaklarında geçse de araştırmacılar Türklerin tarihini çok eskilere dayandırmaktadır. Hatta çok eski çağlarda Anadolu’da bir Türk kavminin yaşadığı sonra Orta Asya’ya göçtüğü hayali bir bilgi değildir. Sümerce ile Türkçe arasında tespit edilen 167 kelime hem Türklerin hem de Türkçenin yaşının çok eski olduğunu göstermektedir. Bir hocamız “Türkler taşı oyup ona tapmayan tek millettir” demişti. Evet gerçekten de bu böyleydi. Müslümanlıktan önce Türkler Gök Tanrı inancına sahipti. Göktürkler döneminde “Tengri” sözcüğü 'Tanrı' anlamının yanında -hatta belki birincil (asli) olarak- “gök” anlamına sahipti, doğru. Göktürkler döneminde pagan inançların söz konusu olduğu söylenir. Hatta Maniheizm ve Budizm gibi başka dinleri kabul eden Türkler de o dinlerde Arapça terimiyle "ilah" denecek şeylere de “Tengri” demişlerdir. Bunun dışında Göktürkler gök ile Tanrı arasında da bir bağ kurmuştur. Tanrı göktedir. Bugün biz bu geleneği hâlâ sürdürüyoruz. “Allah yukarıda” diyoruz. Dua edeceğimiz zaman yukarı bakıyoruz. Allah’ı gökte arıyoruz.

Tanrı, Eski Türkçedeki kullanımı ile Tengri kelimesi Türkçenin en eski kelimelerinden birisidir. Bir takım kişiler zamanında Tanrı sözcüğünün Çince Tienli’den geldiğini öne sürmüştü. Ancak yeryüzündeki ilk yazı dili olan Sümerce’deki “Dingir” kelimesi Tanrı kelimesinin Türkçe olduğunu kanıtladı. Fakat günümüzde belli bir kesim “Tanrı” kelimesini ecnebilere has bir kelime olarak görmektedir. Hatta halk arasında “Tanrı deme günaha girersin Allah de!” diyen tanıdıklarım bile oldu. Tahminimce bunun nedenlerinden birisi yabancı filmlerde “Got” kelimesinin karşılığında yalnızca “Tanrı” kelimesinin kullanılmasıdır.

Türkler 9. yüzyıllarda İslam dinini benimsemeye başlamıştı. Bu durumdaKarahanlılar döneminden itibaren yapılmış satır altı Kur’an çevirilerinde Arapça ayetlerdeki Allah sözcüğünün karşılığı olarak Türkçede yüzyıllardır kullanılan Tengri sözcüğü yer almıştır. Anadolu sahasında ise 15. yüzyılda (yani Osmanlı döneminde) Muhammed bin Hamza tarafından yapıldığı bilinen bir başka satır altı Kuran çevirisinde de “Allah” karşılığında “Tanrı” sözcüğü kullanılmıştır.

Ancak biz ne oldu da bugün bu kelimeyi dışlar olduk, Allah’a Tanrı demekle günaha gireceğimizden korkar olduk? Böyle bir korkuya kapılmamıza gerek yoktur. Hele ki "Allah, İlah, Mevla, Rab sözcükleri Kur'an'da geçiyor. Rabbimiz olan Allah, kendi isimlerini bize bildirir." demenin hiçbir mantığı yoktur. Rabbimiz olan Allah'ın kendine bu tür adları verip bunları bize de böyle bildirdiğini düşünmenin, buradan hareketle Allah'a yalnız bu gibi adlarla seslenmek gerektiğini ve bu durumun başka dillerden gelen adları Ona seslenmek için kullanmamayı gerektirdiğini düşünmenin de bir mantığı yoktur. Allah, İlah, Rab, Hak, Mevla vs. isimlerin Kur'an'da geçmesi Kur'an'ın Arapça olmasıyla ilgilidir. Bu durumu başka türlü yorumlamanın gereği yoktur.

Tanrı/Tengri sözcüğünü şiirlerinde kullanmış olan Yunus Emre, Ali ŞirNevayi, Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli gibi ozanlar yıllardan beri günaha mı girdiler? Hele ki Mehmet Akif Ersoy… Akif, İstibdad adlı bir şiirinde "Geçende komşuyu görmüş demiş selam söyle / Demek alınmayacak Tanrı'nın selamı bile" dizelerini yazmıştır. İstiklal Marşı'nda "Canı cananı bütün varımı alsın da Huda" diye bir dize vardır. Akif ‘in bu dizesinde kullandığı kelime Farsçadan geçmiş olan Hudа̄ خداkelimesidir. Kaldı ki gerek eski gerek günümüz İran şiirinde ve bugün dahi Farsça Kuran çevirilerinde Allah sözcüğünün karşılığı olarak çokça kullanılan hudа̄ خدا sözcüğü (Arapça Rab رب karşılığında da Farsça Perverdgа̄rپروردگار sözcüğü vardır.

Her insan anadili ile düşünür. Başka dillerde yazsa, çizse konuşsa dahi anadili ile düşünür. Mesela namaz kılarken “Allahuekber” deriz. Bunu zihnimizde “Allah en büyüktür” diye algılarız. Yani gene kendi dilimizde düşünürüz. Dilbilimde kullanım esastır. Köken yalnızca dil bilimcilerin uğraşısıdır. O yüzden Allah da Rabb de Mevla da Hak da Hüda da Tanrı kelimesi kadar Türkçedir. Yeter ki biz kendi kelimelerimizi dışlamayalım. Gerektiği yerde Tanrı demekten çekinmeyelim. Çünkü sözünü konusu olan yaratıcıdır. Rabb kelimesi ile de anladığımız yaratıcıdır. Halbuki bütün Sami dillerinde kullanılan Rabb kelimesinin bir de sahip anlamı vardır. İnsana rabbim dediğinizde sahibim demiş olursunuz. Bu nedenle Tanrı kelimesi ile kastettiğiniz eğer yaratıcı ise günaha girmiş hiç mi hiç sayılmazsınız.

Şafak KARAKOÇ