Sevgili okuyucularım bu hafta pandemi sürecinde ebeveynlerin endişe, kaygı gibi durumlarının çocuklar üzerindeki davranışlarına etkisi ve bu sürecin çocuklar üzerindeki yansımalarından bahsetmek istiyorum.

Öncelikle bu süreç içinde alışılagelmiş rutinin dışına çıkılması halinde çocuklar üzerinde problemler ortaya çıkabilmektedir. Belli yaş gruplarında çocukların ruhsal, zihinsel, motor, sosyal becerilerini kazanmalarını sağlayan belli aktiviteler bulunmaktadır. Bu aktivitelere bakıldığında; 3-6 yaş grubu için oyun oynamak ve okul öncesi eğitim, 6-10 yaş grubu için okul ortamı, öğretmenleri ve yaşıtları ile ilişki kurmak olarak sıralandığında pandemi sürecinde bu aktivitelerin çoğunlukla sekteye uğradığı görülmektedir. Bu süreç içinde bu aktivitelerin sekteye uğraması, aile içi ve aile dışı ilişkilerin bozulması, çocukların ruhsal, sosyal akademik, motor ve zihinsel gelişimlerini sekteye uğratabildiği gibi psikolojik rahatsızlıklara da zemin hazırlayabilir. Bu sürecin iyi değerlendirilmediği durumlarda çocukta; takıntı, zorlantı, mükemmeliyetçilik, sağlık kaygısı,ayrılma kaygısı, travma ile ilişkili bozukluklar, kaygı ileilgili bozukluklar, sanrısal bozukluklara zemin hazırlayabilir.

Pandemi sürecinde ailelerin ruhsal olarak takındıkları tutum çocuklar için çok önemlidir. Eğer kaygılı bir anne baba iseniz çocuğunuzun da kaygılı olması normal bir durumdur. O yüzden anne babanın bu süreci iyi yönetmesi demek çocuğun daha az psikolojik sıkıntılar yaşaması anlamına geldiğini unutmayalım.

Bu dönemde öncelikle anne babaların kaygıları ile ilgili problemlerini görerek kendilerine yardımcı olmaları gerekmektedir. Şöyle ki aile içinde çocuktur anlamaz denilerek paylaşılan her konuşma, her davranış ve tutum çocuk için çözülmesi gereken bulmacadır ve çocuklar bu bulmacaları çözmeyi çok iyi bilirler. Bizim tüm davranış ve söylemlerimiz çocuğumuzda gözlemlenmektedir.

Peki ne yapalım?

Öncelikle kendimizsosyal medyayı iyi kullanarak ilgili makamlar dışında, kirli kesinlik ifade etmeyen haber akışından kendimizi ve çocuklarımızı koruyalım. Kendimizi koruyamadığımız hiçbir kötülükten sevdiklerimizi de koruyamayız. Ben her zaman uçaklarda anons edilen ‘‘oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takın’’ örneğini veririm. Kendimizi öncelikle bu sürecin psikolojik etkilerinden nasıl koruyabileceğimizi öğrenirsek zaten çocuklarımızı da otomatikman korumuş oluyoruz.

Peki bu süreci çocuğumuza nasıl anlatalım diyorsanız:

Açıkla Bilgi Ver: Öncelikle çocuğumuza yaşa uygun olarak net bir ifade ile, bilgi saklamaktan ya da abartılı bilgi vermekten kaçınarak, doğruluğu kanıtlanmış kaynakları takip ederek açıklayıcı bilgi verebiliriz.

Güven Duygusu: Bu belirsizlik durumu herkes için bir güven sorunu yaşatırken çocuğun kendisini güvende hissetmesi çok önemli. Yalana başvurmadan, durumu büyütmeden güven vermek çok değerli. Çocuğun bu dönem için hijyen, maske ve fiziksel mesafe kurallarına uyması gerektiği uygun bir dille anlatılması çocuğun kendini koruması için bu kuralların öğretilmesi de güven duygusu vermektedir.

Birimiz Hepimiz İçin: çocuğa pandemi süreci ve kuralları öğretilirken, herkesin bu süreçte birbirine dikkat ettiği, önem verdiği davranış ve söylemlerle desteklenmelidir.

Günlük Akış: çocuğun bu dönem online eğitim dönemi için gerekli olan bir durum kalkış, yatış saatleri, sabah kahvaltısı, ders kıyafetleri, ders saati hazırlık rutinleri çocuğun ders ortamı için önemli.

Evet dünya bir belirsizlikle boğuşmakta, hepimiz biliyoruz ki bu bir süreç ve her şey dönüşüm üzerine kurulu. Her kışın ardından bir bahar geleceğini bilerek bu süreci en güzel zamanlara çevirelim haydi şimdi derin bir nefes alın Mevlana’nın dediği gibi:

‘‘Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme, nerden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?’’

Sevgiyle Kalın…

KLİNİK PSİKOLOG GÜLSÜM BİRCAN