Baharın ortasındayız. Bugün hava çok güzel. Ne sıcak ne soğuk. Yine güzel bir hafta sonu olsun. Haftanın yorgunluğu silkilsin üstümüzden. Yeni haftaya yenilenerek girilsin. Ben biraz yazacağım.

Sen, sağlıkçı abla; yaza girmeden son kilolarından kurtul. Eşofmanlarını giy hemen. Sabahın tatlı serinliğinde başla yürüyüşüne. Melehat abla çoktan çıkmıştır. Biraz hızlı yürürsen yetişirsin. Denizin meltemini doldurup gel ciğerlerine. Bak portakallar çiçek açtı. Pek kalmasa da yol boyunda, kokusu yayılır uzaklardan. Hem yürürken iki lafın belini kırarsınız. Güzel bir kahvaltı hazırla dönünce. Çoluk çocuk anca uyanır. İstersen balkona kur sofrayı. Yemene dikkat et ama…

Sen, eğitimci arkadaş; bugün kahvaltını dışarıda yap. Çocuklara sürpriz olsun. Manzara eşliğinde güzel bir kahvaltı, üstüne köpüklü bir Türk kahvesi… Hem eşi dostu da görürsün. Yüzleriniz gülsün…

Sen, işçi kardeş; piknik sepetini hazırla. Sahildeki piknik alanları dolmak üzeredir. Masayla falan uğraşma, bir hasır yeter. Bir gölgeye ser hasrını, çekirdeklerini çitle. Çocukları serbest bırak. Doyasıya oynasınlar. Arada bir göz kulak olmayı ihmal etme ama. Öğleyin tüttür mangalını. Sac semaverini unutma. Demli bir çay güzel gider. Bir arkadaşını ya da yakınını da davet edebilirsin. Muhabbet edersin…
Sen, emekli abi; kahvatlını yaptıysan haydi kahveye. Erkenciler var. Okeye dördüncü bekleniyor. Sen olmazsan başlamazlar. İllaki seni kızdıracaklar. Her zaman gittiğin kahvenin çayı da bir başkadır şimdi. Seyircilerini de çay ısmarlamayı unutma.

Sen, genç kardeşim, bütün arkadaşların kafenin yolunu tuttu. Bazıları çoktan oturdu. Kaveyi palı içiyorsun belki ama, olsun kime ne? Zaten kahve bahane…

Sen, çiftçi kardeş; her gün iş olmaz ya. Siz de toparlanın hemen. Komşuya da seslen çabuk olsun. Hangi su başına gitmeyi kararlaştırdıysanız… Yolunuz uzak biraz… Un, leğen, tabla, sac, çökelek, yağ, tüplü sac ocağı… Bir daha kontrol edin malzemeleri. Gözleme düzeni eksik olursa, aç kalmak da var alimallah… Gerçi tıklım tıklımdır şimdi oralar. Birilerinden emanet alırsınız. Yine de bir daha kontrol edin. Çocuklar iplerini ve toplarını unutmasınlar. Tam salıncak zamanı şimdi, bir uçtan bir uca sallansınlar.

Sen, esnaf kardeş; bugün dükkanın kapalı olsun. Kırlara koş. Hala güzeldir şimdi kırlar. Lale, sümbül, papatya vardır oralarda. Çiçeklerden taç yaparsınız. Bırak çocuklar koşsun, oynasın. Pazartesi okullar selametle, dükkanlar bereketle açılsın.

Sen, yaylacı dayı; henüz yayla zamanı değil ama, bu hafta sonu uzan şöyle bir yaylaya. Yayla evini biraz derler toparlarsın. Şunun şurasında ne kaldı. Yazlık sebze bahçeni hazırlarsın.

Sen, yazlıkçı arkadaş; Sabahları havanın hafif serin olduğuna bakma. Deniz mevsimi erken başlar buralarda. Moyonu giy, terliğini geçir, havlunu al sırtına, koş kumsala. Önce dalganın yayıldığı yerde denize karşı dikil. Gözlerini kapa,derin bir nefes çek yosun kokulu, denizi kulakların görsün. Dalga ayak parmaklarından dizlerine vursun. Geri çekilirken gıdıklanan ayaklarının parmaklarıyla tutunmaya çalış kayan kumların kalanına. Sonra yavaşça sokul denizin kollarına. İlk anda biraz ürperirsin. Sonra rüzgarda süzülen kuş gibi hissedersin mavi suların üstünde. Denizden çıkınca acıkırsın. Kavaltında domates, salatalık... Balkonda da çay içilir artık…

Siz, bu hafta sonu şöyle bir Antalya yapalım diyenler; Antalya iki saat, biraz erken çıkın. Kahvaltınızı yol üzerinde bir yerlerde yaparsınız. Yenge bir AVM’de biraz alış veriş yapsın. Belki lunaparka gitmek ister ufaklıklar. Belki müze gezersiniz. Akşam yemeğinizi de yer öyle dönersiniz…

Siz, evde kalmak isteyen ablalar, ağabeyler; hep birlikte kavatlı masasında buluşunuz. Çay inmesin ocaktan. Televizyonun karşısına da geçebilirsiniz. Hafta sonu herkese uyan bir program olur. Müzik dinleyiniz, kitap okuyunuz. Pazartesi yeni bir hafta başlayacak. Bir güzel dinleniniz…

Yoo… Hemen yüzünüz düşmesin. Bir gün bunları yapmaktan daha büyük keyif alacaksınız. Hem belki birbirinize daha çok sarılacaksınız…

BEŞ KÖŞE-ŞABAN BALTACIOĞLU