Devlet memuruna, “Halkımın sorunlarını çöz, benim istediklerimi halkıma ilet” diye maaş verir. Memur bir anlamda, devlet ile vatandaş arasında köprü veya elçi vazifesi görür. Ama memur vazifesi olmadığı halde devleti eleştirmeye kalkışırsa ne olur. Ya halkı galeyana getirir, isyan çıkarır ya da vatandaşın gözünde devlet otoritesini küçük düşürür. 

Aksi halde, memur görevini yapmamış, vazifesi olmadığı halde başka işlere burnunu sokmuş olur. 

Kumluca halkı olarak, büyük bir yangın felaketi atlattık. Daha yangının külleri soğumadı. Halkımız hala diken üstünde yaşıyor. Çünkü bölgemiz orman yangınlarına çok müsait bir bölge. Öte yandan evlerimiz, seralarımız, bağlarımız, bahçelerimiz yanmaya müsait materyallerle iç içe duruyor. Yangın mevsimi de bitmedi. Sezonun tam ortasındayız. Bu yüzden vatandaşlarımız her an tedirginlikle yaşıyor.

Felaketin ardından çok sayıda vatandaşımız mağdur olmuş, kendilerine uzatılacak, el arıyorlar. Çaresiz kalan vatandaşlarımız var, tutunacak dal arıyor. Acılar yeni, daha küllenmemiş. Tüm bunlar yaşanırken, hasar tespit ekibindeki bir devlet memur, hoş olmayan tavırlar sergileyerek, felaketten çıkmış vatandaşın karşısında, devleti sorguluyor. 

Devletin yardım etmeyeceğini, hasar tespit yapmakla kendisine eziyet edildiğini savunuyor ve buna benzer birçok olumsuz laflar ediyor. Tabi vatandaşımız da bunu kayıt altına alıyor. Devlette gereğini yapıyor. Şahıs hakkında inceleme başlatıyor. 

Sonunda olan, kendisine olucak. 

Sözlerimin başında da yazdığım gibi memurun kendisine verilen görevi en iyi şekilde yapıp, hem devlete hem de millete yararlı bir birey olmaktır. Fazla yorum yapmama gerek yok. 

Hasar tespit ekibindeki memurun görevi, vatandaşın zararını rapor etmekten başka bir şey değildi. 

Zaten vatandaşın canı yanmış, birde üstüne tuz-biber olmaya gerek yoktu. Herkes layıkıyla görevini yaparsa devlette, vatandaşta memnun olur.