Özcan Deniz’in başrol oynadığı “Kızıl Goncalar” dizi filminden sonra şimdi de Yılmaz Erdoğan’ın yönetmenliğini yaptığı ve başrolünde oynadığı “İnci Taneleri” dizi filmi toplumda adeta infial yarattı.

Buradaki “infial” olumlu anlamlıdır.

Birkaç hafta öncesine kadar insanlar “Kızıl Goncalar” dizi filmini konuşuyordu.

Filim o kadar büyük ilgi gördü ki, “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılık" gerekçesi ile RTÜK tarafından para ve yayın durdurma cezası bile verildi.

Tesadüf müdür bilinmez…

“Kızıl Goncalar” dizi filminin konuşulması, tartışılması sürerken, Yılmaz Erdoğan’ın yönetmen ve yapımcısı olduğu “İnci Taneleri” dizi filmi Kanal D’de yayınlanmaya başlandı.

Dizi ilk bölümden reyting rekorları kırdı.

Neler oluyordu?

Neydi insanların bu kadar ilgisini çeken?

Bir sürü dizi film vardı.

İnsanlar bir şekli ile bu dizi filmlerini izliyordu.

Osmanlı’yı, Selçuklu’yu anlatan dizi filmleri çok ilgi görüyordu.

Bir Osmanlı, Selçuklu sevdasıdır gidiyordu.

İşin doğrusu dizi filmleri ile aram hiç iyi değildir.

Bu yaşıma kadar izlediğim dizi filmi birkaçı geçmez.

Ne kadar da dizi filmlerini izlemesem de arkadaşlarla sohbette, evdeki muhabbette konusu geçince bir de eğitimle ilgili mesajlar da var denince “İnci Taneleri” dizi filmini izlemek elzem oldu.

Bu iki dizi filme neden bu kadar büyük bir ilgi gösterildiğini bilmeliydim.

Kendimce dizi film üzerinden toplumsal çözümlemeler yapmalıydım. 

Hafta sonu oturdum “İnci Taneleri” dizi filminin iki bölümünü de internetten izledim.

İşin doğrusu “İnci Taneleri” dizi filmini beğendim.

Sanatın kalitesizleştiği, içinin boşaldığı, değersizleştiği bir dönemde Yılmaz Erdoğan az da olsa bir sanatsal kalite ortaya koymuştu.

Toplumsal mesajlar vardı.

Filmi değerli kılan da bu toplumsal mesajlardı.

Özellikle de eğitimin kalitesinin düştüğü bir dönemde çok kısıtlı da olsa öğretmen ve öğrenci üzerinden eğitim sistemine dikkat çekmesi çok anlamlıydı.

Bir köşe yazarı “İnci Taneleri” dizi filmini konu edinmiş. Dizi film hakkında güzel şeyler de yazmış. Yazarın bakış açısını, konuyu ele alış şekli hoştu.

Köşe yazısı bir sürü yorum almış.

Yorumları da okudum.

Çoğu kişi ile paralel düşünüyorduk.

Olumsuz birkaç eleştiri vardı.

O eleştirileri de anlamış değilim. Güya sistem karşıtı, politik laflar edilip Yılmaz Erdoğan eleştiriliyordu.

Ne garip bir ülkede yaşıyoruz.

At izi it izine karışmış.

Kim aydın kim cahil belli değil…

Güya dizi filmi eleştiriyor ama dizi film ile ilgili bir cümle kurmamış.

İyi de konumuz “İnci Taneleri” dizi filmi, Yılmaz Erdoğan değil ki!

Bırakın artık şu geri kafalılığı…

Gerilerde kalmalı artık bu kafa…

Toptancı bir ret kafası hastalıklıdır.

Toplumun sorunlarını konu edinmiş her sanatsal ürün anlamlı ve değerlidir.

Hiçbir şey yoktan var olmamıştır, olmaz da…

Her şeyin kendi içinde bir bilimsel gelişimi, değişimi, dönüşümü vardır.

Kişilerin özeli üzerinden sanat değerlendirmesi yapmak ne kadar ahlaki ve doğru bir yaklaşımdır?

“Yiğidi öldür ama hakkını yeme!” denir ya, Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize” filmi gerçek anlamda bir şaheserdir.

Bunu kabul etmek gerekir.

Filmi kimin yazıp, yönettiği, oynadığı değil filmin sanatsal değerine ve toplumsal mesajlarına bakmalıdır.

“İnci Taneleri” dizi filmi sınavı bu anlamda geçmiştir.

Sanatsal kaygıları, toplumsal mesajları vardır.

İzlenmesi gereken bir dizi filmdir.