İslam inanç sisteminin hayatımızın bir çok alanına teklif,tavsiye ve emirleri vardır. Bu ilahi beklentiler biz insanların hayatlarını belirli bir düzene koymak içindir. Her inanç sisteminin kendine göre mabetleri sembolleri ve kutsalları vardır. İslam dininin de mabetleri camilerimizdir. Medeniyet tarihimize kısaca göz attığımız zaman camilerin sadece belirli ibadetlerin yapılıp çıkıldığı yer olarak değil koskoca bir medeniyetin taşıyıcısı olduğu göze çarpar. Camilerimizin İslam medeniyetindeki yerini ve gördüğü işlevleri birkaç sayfaya sığdırmaya çalışırsak bunu başaramayız. Fakat kısaca şu başlıklar altında toplayabiliriz.

Camilerimiz her şeyden önce Müslümanların namaz, itikaf vs gibi bazı ibadetlerin toplu halde yapıldığı yerlerdir. Namaz ibadeti cemaatle ifa edildiği zaman 27 kat daha fazla sevap olduğu Hadisi Şeriflerde müjdelenmektedir. Ayrıca Cuma, bayram, teravih ve cenaze namazları bizim kültürümüzde topluca eda edilir. Camilerde buluşulup görüşülür. Mevlid ve kandil programları da cemaat sayısının en fazla olduğu zaman dilimleridir. İbadetlerin cemaatle ifa edilmesi toplumun bireylerinin birbiri ile kaynaşmasına, görüşmesine, hasbihal etmelerine vesile olduğu gibi toplumsal birlik, beraberliğimize ve dayanışmamıza ciddi katkıları olur.

Hazreti Peygamber döneminde özellikle Mescidi Nebevinin işlevine baktığımız zaman burada askeri ve siyasi kararların alındığını, elçilerin ağırlandığını, zaman zaman hukuki davaların görüldüğünü görebiliyoruz.

Camilerimiz ilim ve irşat yerleridir. Hutbe, vaaz ve sohbetin verildiği, iyiliği emredip kötülüğün nehyedildiği mekanlardır. Ayrıca etrafında kütüphanelerin, medreselerin oluşturulduğu camilerde ilim ve irşat çalışmaları çok dinamik bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

Camilerimizin İslam sanat ve mimarisine de katkısı çok büyüktür. Camilerin mihrap, minare, kubbe, sütun gibi iç ve dış düzenleme ve süslemeleri gerçekleştirilirken taş, ağaç, mermer işçilikleri ve hat sanatları da belirgin bir şekilde göze çarpmaktadır. Bursa, İstanbul, Edirne ve Konya ‘daki bazı eserler bunlara örnektir.

Müslümanlar yeni fetihlerle topraklarını genişlettikçe yerleştikleri her yere bir cami yapmışlar veya eski mabetleri onarmışlardır. Bazı mabetleri de fethin sembolü ve kılıç hakkı olarak camiye çevirmişlerdir. Bu mescit ve camiler ile etrafında oluşturulan kurumlar vesilesiyle o bölgenin İslamlaşması sağlanmıştır. Buna Ayasofya Camiini örnek verebiliriz.

Anadolu’da cami etrafında toplanmış medrese, aşhane, barınılan yerler, misafirhane, hastane, han, hamam, çarşı, imalathane gibi dini, sosyal, ticari kurumlar teşekkül etmiştir. Böylelikle büyük bir mahalle ve yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır. Bu mahalleler cami sayesinde canlı bir kimliğe sahip olmuştur.

Bazı hükümdar, vezir, eşraf, emir gibi idareci ve varlıklı kişiler tarafından da cami ve mescit yaptırılmıştır. Bu gelenek ve anlayış Selçuklu ve Osmanlı’da devam ettirilmiştir.

Ayrıca günümüzde Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla bilhassa yurt dışında yapılan camiler bünyesinde gençlik merkezi, çocuk yuvası ve bayanlara yönelik bölümler inşa edilerek o ülke

Müslümanları için camiler, kültür ve eğitim görevi görmektedir. Böylelikle o ülke Müslümanları camiler vasıtasıyla öz benliklerini korumuş oluyorlar.

Bir bireyin ve toplumun kimliğini oluşturan din, dil, tarih, edebiyat vs gibi ana unsurları vardır. Tarihi süreç içinde camilerimizin hayatın her alanına dahil olduğunu görebiliyoruz. Bu bağlamda camiler, müslümanların toplumsal ve tarihsel kimliklerini koruduğu gibi hangi medeniyete ait olduklarını müslümanlara unutturmazlar.

Bir kurumu, bir devleti, bir medeniyeti ayakta tutan ve daha ileri gitmesini sağlayan “insan”dır. İnsan olursa şayet bu müesseselerimiz tarihe, medeniyete, insanlığa yön verecektir. Yüzlerce yıllık medeniyetimize baktığımız zaman bunun bariz örneklerini görebilmekteyiz. Sonuçta tarih ve hayat boşluk kaldırmaz. İyinin olmadığı yerde kötü, hayrın olmadığı yerde şer, hakkın olmadığı yerde batıl oluşur. Bizler dahil olmazsak şayet bu müesseselerimiz atıl ve işlevsiz hale gelecektir.

İnşa ettiğimiz camilerimizin bizleri ihya etmesi temennisi ile Camiler ve Din Görevliler haftasını en içten duygularımızla kutlarız.

Not: Her yıl 1-7 ekim tarihleri arası Camiler ve Din Görevlileri haftası olarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu yılki Camiler ve Din Görevliler haftasının temasını “Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler “ olarak belirlemiştir.