Korku insani bir duygudur. Herkes bir şeylerden korkar. Korkusuz sandıklarımız sadece korkularını gizleyebilenlerdir. Irvin D. Yalom “Korkular da yıldızlar gibi hep oradadır, ama gün ışığı onları gizler.” Demiş. Doğru demiş.

Herkes bir şeylerden korkar ama aynı şeylerden korkmayabilir. Parası olmayan para kaybetmekten korkmaz örneğin. Gelecek kaygısı olmayan geleceğinden korkmaz. Müebbet yemiş tutuklu esaretten korkmaz. Korkak insan kendinden daha çok korkandan korkmaz. Kimseyi sevmeyen biri, bir sevdiğini kaybetmekten korkmaz…

Her insan mutlaka bir şeylerden korkar. İnsanlar yırtıcılardan korktuğu için korunaklı barınaklar yapmak zorunda kalmıştır. Yine insanlar, ölmekten korktuğu için, hastalanmaktan korkar.

Bir insan sevdikleri için korkar, yine sevdikleri için korkusuzdur…

Kimileri yılandan korkar, kimileri yalandan. Kimileri nazardan korkar, kimileri mezardan. Kimileri Allah’tan korkar, kimileri kulundan. Neden, niçin korkmamız ya da korkmamamız gerektiğini bazen öğretiler, bazen aklımız belirler. Bazen korku yok edilmeli bazen korku yaşanmalıdır.

Tarihin sayfalarında yer alanlar cesaretleriyle övülürler. Eflatun, “Korkaklar hiç bir zaman zafer abidesi dikmemiştir.” der. Aslında zafer abideleri bile korkulardan arınmak için dikilmiştir. Tarih boyunca düzenlenen Haçlı Seferleri Müslüman Türklerin ilerleme korkusundandır. Kazanma cesareti, kaybetme korkusundandır. Geçmişte korku ile ilgili söylenmiş sözlerin birçoğu, insanları cesaretlendirip bir birleriyle savaştırma isteğiyle, korkulardan arındırmak içindir. Oysa savaşmaktan korkmak çok doğal bir duygudur. “Pek çok kimse kaçmaktan korktuğu için cesur zannedilmiştir. (Amerikan Atasözü)

“Kim çevresine korku yayıyorsa, kendisi de korkuyor demektir.”(Epicuros) Kendisinden çok kişinin korktuğu kimse, çok kişiden korkmalıdır.(Publilius Cyrus) Demek ki korkutanlar da korkmaktadır. “Korkunun ecele faydası yoktur.” (Türk Atasözü) Ama bazen korku insanı hayatta tutar.

Şu da bilinmelidir ki aydınlanmayı giyotine gitmekten korkmayanlar gerçekleştirmiştir. Özgürlükleri sürülmekten, hapsedilmekten, idam edilmekten korkmayanlar elde etmiştir.

Korku ve cesaret doğru zamanlarda devreye girerse doğru sonuçlar alınır. İnsan korkulması gereken durumlarda korkmalıdır. Cesur olunacak durumlarda korkularını bir kenara bırakmalıdır. Cesaret, bizi yaşamdan alıkoyan korkularımızdan sıyrılabilmektir. Mevlana şöyle der: “Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz zaten.”

Korkmamamız gereken yaşamak olmalıdır. Yaşamın içindeki yaşam kalitemizi düşüren korkulara boyun eğmek korkaklıktır. “Korkarak yaşıyorsanız yalnızca hayatı seyredersiniz.”(Friedrich Nietzsche) Bazı korkular başarılarımızı engeller. Bazı korkular yapmak istediklerimizden alıkoyar, umutlarımızı erteler. Bazı korkular özgürlüklerimizi kısıtlar. Hayat bazen korkacağımızı bile bile korku filmi izlemek gibidir. Korkarak, korku filmi izlemek korkusuzluksa, yaşamak da korkusuzluktur.

Korku ile ilgili söylenenler çelişkiler içeriyor gibi görünmektedir. Ancak bu çelişkileri doğru zamanlarda sıyrıldığımız korkularla giderebiliriz. Mevlana, korku ve umudu iki kanat olarak nitelemiştir. Ancak bundan korkularımızın umutlarımızdan vazgeçirdiği anlamı çıkmamalıdır. Umutlarımız doğrultusunda korkulardan vazgeçilmelidir.

Birçoğumuzun bazı korkuları çocukluğumuza dayalıdır. Çocuklarımızı hayata karşı korkutmayalım. Gereksiz korkular, cesur yaşanması gereken hayatın sürgünüdür. Hurafeler üzerinden, çocukların küçük yaşta somutlaştıramadığı, karşı koyamadığı korkular umutlarının önüne örülmüş duvar gibidir.

Çocuklarınızı dayakla korkutmayın. Sevdiklerini kaybetmekle korkutmayın. Başarısızlıkla korkutmayın. Geleceklerine çizeceğiniz olumsuz tablolarla korkutmayın. Çizdiğiniz sınırlar içerisinde cezalandırıcı otoriteyle korkutmayın. Salladığınız parmaklarla, savurduğunuz tehditlerle korkutmayın.

Doğamız gereği hepimizin korkuları vardır elbette. Doğal korkularınıza batıl ya da şiddete dayalı korkular eklenmesine izin vermeyin. Birçok korku, korkutularak öğretilir. Öğretilmiş korkulardan kurtulun.

Yaşam beklentilerimizi tutsak edecek korkular, nereden gelirse gelsin korkmayın…

Şaban BALTACIOĞLU