Hava birkaç gündür bulutlu. Ha yağdı ha yağacak. Bir türlü yağamadı. Maraş dondurmacısı gibi.Uzatıp uzatıp geri çekiyor. Eviriyor, çeviriyor, vermiyor.

Bölgemizdeki sebzeciliğe dayalı tarım sektörü de böyle. Ha bu yıl kazanacağız ha gelecek yıl derken, bu yıl da hala birçok çiftçi kazanamadı. Havalar soğuk gider verim olmaz. Havalar sıcak gider fiyat olmaz. Çiftçi her yıl bir sonraki yıla bırakır umutlarını.

Beklemeyen bir şey var. Tarımsal ürünlerdeki girdi fiyatları…

Plastik örtü aldı başını gidiyor. Üç ay kadar önce dolu afeti sonrası değiştirdiğim iki yıllık plastik örtünün kilo fiyatı 16.5 TL idi. Bugün itibari ile 28 TL olmuş. (Plastik örtü satıcısından aldığım fiyat) Demir, almak zorunda olanın canı yanıyor. İlaç, gübre; sezon sonu hesap zamanı ayal kırıklığı oluşturabilir. Fide, illaki maliyetlerden etkilenecek ve gelecek sezon artacak gibi görünüyor.

Peki,üreticiler için fiyatlar nasıl?

Domates, üreticisinin yüzünü henüz güldürmedi. Patlıcan, salatalık “eh işte!” ama üretimin azaldığı zaman. Biberler, asansör gibi; bir süre elektriği kesik gibiydi, bu ara bir yukarıya yarım aşağıya… Biraz kıpradı sanki ama birçok yerde salataya doğrayacak biber yok!

İnsanlar alternatif ürünlere yönelme eğiliminde ama arada oluşacak boşlukta ne yapacağını kestiremiyor. Ayrıca yine plansız yapılan dikimler sonrasında üç beş yıl sonrasının bilinmezliği endişeleri var.

Tüketiciler elbette daha uygun fiyatlarda sebze alabilme beklentisi içinde… Onlar için şu anda uygun olup olmadığını bilmem ama üretici mevcut durumdan çok da memnun görünmüyor. İsabetli ürünle kazasız, belasız sezon geçirenler memnun gibi olsa da gelecek sezon için karamsar.

Sebze üreticilerine her ne kadar üretici desek de bütün üreticiler gibi onlar da aynı zamanda birer tüketici. Yağ, pirinç, çay, şeker vb temel gıda maddeleri, elektronik eşya, ev eşyası, giyim, temizlik, yakıt gibi yüzlerce kalem ürünün tüketicisi… Bu tüketim ürünlerinin fiyatları yerinde duruyor mu? Hayır.

Bu sirkülasyonun adına biz “geçim” diyoruz. Yani kazanç ve harcama dengesinin sağlanabilmesine ve kazançlarla ihtiyaçların karşılanarak, yaşamın ortalama şartlarda sürdürülebilmesine “geçim” diyoruz. Bazen ailelerin kendi aralarında “geçinebilmesi” de bu “geçim” şartlarına bağlı olabiliyor.

Elbette acından ölen yok! Ancak geçim standardı dediğimiz bir ölçü var. Geçim standardının neresindeyiz?

Sorunlar çoğaltılabilir. Sorumlu çok; sistemler, anlayışlar, uygulamalar… Sorunları oluşturanlar da, ortadan kaldıracak olanlar da insanlar…

Asıl mesele çözüm üretebilmek. Öyleyse sorunun parçası olanlar da sorunlardan etkilenenler de sorunu çözecek olanlar da insanlar… Kafa yormadan, düşünmeden, çaba sarf etmeden de hiçbir sorun çözülmez. Sorunları çözmek için daha çok çaba sarf etmesi gerekenler de mevcut sorunlardan etkilenenlerdir. Hayatından memnun olanlar değil…

Kafalar yorulsun mu artık?..

Şaban BALTACIOĞLU