Sevgili okuyucularım bu hafta yazı paylaşımımı 8 Mart Kadınlar Günü ile ilgili yapmak istedim.

Çağımızda, her günün özel hissedilmesi gerekirken bir güne sığdırılmak istenen özel hissettirme çabalarına karşı diyorum ki: Aşk, sevgi, acı, heyecan, mutluluk, kadınlar-erkekler günü, anneler-babalar günü bir güne sığmaz…

Kadınların bir gün içinde tüm dünya ülkelerinde reklamlar verilerek ‘kadınlar gününe özel çekiliş; parfüm, ayakkabı, şal yiyecek ve giyecek vb. tüm ürünlerde indirim’, ‘kadınlar gününde eşine, annene, sevgiline hediye al’ gibi kapitalist söylemlerin ve eylemlerin ötesinde 8 Mart Kadınlar gününün tarihçesine bakıldığında kapitalist bir düzene isyan eden kadınların haklı isyanı ile karşılaşırız.

Yıl 1857;

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamış olup işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi yanarak can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katılırken, bu olayı anmak üzere 8 Mart 1908’de düzenlenen eyleme 40.000 tekstil işçisi kadın katılır. “Büyük kadın yürüyüşü” olarak anılan bu eylemde kadın işçiler, daha iyi çalışma koşulları, kadınlara oy hakkı ve çocuk emeğine son verilmesi gibi talepleri dile getirmiştir.

1977 ‘de UNESCO’nun 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak açıklaması ile dünyanın her yerinde kutlanılmaya başlanmış olan bugün için kadınları anmak, kadın olduğu için övgü üstüne övgü yağdırmak yerine; kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, kadına yönelik her türlü şiddetkonularının gündeme gelmesi ve bunun için gerekli mercilerin önlem alması kadınlara verilen değeri artıracaktır.

Ülkemizde kadınlarımız için 1926-1934 tarihlerinde gerçekleştirilen Atatürk Devrimleri ile, kadınların sosyal, kültürel, hukuk ve aile içinde, çalışma ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur. Özellikle Seçme ve seçilme hakkı kadınlarımıza Fransa, İtalya ve İsveç’ten önce tanınmıştır.

Günümüze bakıldığında ise, kadın ilmek ilmek emekleri ile dünya yolculuğunda adımlarını daha emin atmakta ve yavaşta olsa dünyada kendi alanını açmaktadır. Bunun yanında hala kadının kimliğini kabullenemeyenler bulunmakta, iş yerlerinde daha az ücret ödenmekte, mobbing uygulanmakta ve her türlü farklı şiddet türleri ile kadın sindirilmeye çalışılmaktadır.

Çocuk gelinlerin alınıp satıldığı, kadın cinayetlerinin haberlerde boy gösterdiği, kadınların hemen hemen her gün şiddet haberleri ile gündeme gelmesi bakımından ülkemizde ve dünyada çağımızın kara bir çağ yaşadığı da ortadadır.

Çağımızın önemli haber araçlarından sosyal medyanın kadın söylemlerine bakıldığında ise;

Yorumlar incelendiğinde, Kadın olmak çok zor; ‘‘zayıf için kemiklerin çıkmış anoreksiya mı oldun?’’, Biraz şişmanlayınca ‘‘depresyona mı girdin ne bu hal obeziteye doğru koşuyorsun’’, yemek yapan kadın için ‘‘bu da yemek mi şimdi çocuk da yapar’’, yemek yapmayan kadın için ‘‘yemek yapmayan kadında ne bileyim kocayı batırır’’, evini temizleyene ‘‘bunda da tam bir obsesif temizlik hastalığı var. Temizlikle kafayı yiyecek’’ Derlerken, Evine temizlemeyip temizlik yaptıran kadın için ‘‘aman aman bu da lafta kadın kocasının parasını har vurup harman savuruyor’’ derler. Evlenmezsin evde kaldı kız kurusu derler, evlenirsin çocuk ne zaman derler. Bir tane bulursun ikinciyi sorarlar. Şimdi moda üçüncüyü de soruyorlar. Makyaj yaparsın ooo yüzüne badana yapmışda çıkmış derler. Yapmazsın kimseye saygısı yok insan biraz kendine bakar ne o hasta suratlı olmuş.’’’’ Derler de derler…

Kadın kendi kimliği ile var olmaya çalışırken her yerden bir vurgun yer…

Kimimizin anası, kimimizin yâri, kimimizin sevdalısı, kimimizin kardeşi kimimizin ablası, kimimizin kızı, kimimizin ulaşılmazıdır kadın…

Kadın kendi kimliği ile varoluş yolunda ilerlemekte, kadının yolu uzun adımları kısa olsa da onun yetiştireceği her birey; kadınlara saygı duyan, her zaman kadının emeğine emek veren, kadını ne eksik ne fazla kendisiyle bir tutan güzel insanlar YETİŞECEK…

Alıştıracağız hep birlikte, kadınların bu dünya yolculuğunda erkeklerin arkasında değil, birlikte yürümelerine gerektiğinde de en ön saflarda olmalarına alıştıracağız…

Tüm Emekçi Kadınların Kadınlar Gününü Kutluyorum.

Yaşasın Kadın Olmak.

Sorularınız ve Online Terapi randevularınız için Bircan Psikoloji 0546 939 95 50 iletişime geçebilirsiniz.

Sevgiyle kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan