Koronavirüs koşulları insanları zorlasa da duygular canlı tutulmalıdır. Duyguların canlı tutulması iyimserlik kazandıracak, insanları hem hayata, hem de birbirlerine bağlayacaktır.
Sezgilere gelince sezgilerimiz yeni açılımlara yol açar. Sezgilerimiz düşüncelerimiz ve aklımız birleşince yeni seçenekler, yeni umutlar doğar.

Geleceğe dönük özlemlerimiz, hayallerimiz olmalıdır. Özlemlerin, hayallerin olmaması insanları karamsarlığa itecektir.Karamsarlık insanların ruhsal yapısını etkiler, yaşama sevincini azaltır.Bunlara ihtiyacımız vardır. Bunlar yoksa kuru bir yaşam doğacak,kuru yaşamda insanları boğacaktır.
Kuru kuru yaşam nafile bir yaşamdır. Yaşam çeşitlendirilmeli, renklendirilmelidir. Bunların yanında yaşam irdelenmelidir. Yaşamın irdelenmesiyle gerçekler açığa çıkacak, karanlıklar aydınlığa dönüşecektir.

Yaşamda katılığa, kabalığa, kapalılığa yer verilmemelidir. Şeffaflık arılık,duruluk,tercih edilmelidir. Şeffaflık ve açıklığın olmadığı yerlerde akıllara şüphe düşer. Zihinlerde soru işaretleri belirir.

Şüphelenmek körü körüne inanmaktan, bağlanmaktan daha iyidir. Körü körüne inanmak, bağlanmak insanın gözüne perde çekmektir. Olup bitenlere perde çekilerek sorumluluktan uzak kalınamaz.

Görüpte görmemezlikten gelmek, bilip de bilmemezlikten gelmek, duyduk halde duymamış gibi tavır almak sistemin isteklerini yerine getirmek, sisteme teslim olmaktır.
Sistem içinde kalmak düşünen insanlarda vicdanen rahatsızlık yaratacaktır. Sisteme teslim olup süklüm, püklüm yaşamaktansa teslim olmayarak şeref ve onur ile yaşamak tercih sebebi olmalıdır.

Her aşamada ilaçlar ve kimyasallar doğru kullanılmalı, hoyrat bir yaşam değil insancabir yaşam sürdürülmelidir. Her türlü pislik, kirlilik insanca yaşama uygun değildir. Doğanın güzelliği bozulup, çirkinlik yaratıldığında o çirkinlik beraberinde kötülük felaket, sefalet getirecektir. Pislik, kirlilik, felaket,sefalet,salgın için müsait ortamlardandır.

Sisteme teslimiyet nice virüslerin büyümesine yol açacaktır. Pazarlama esasına dayanan bu sistem insafsız ve acımasızdır. İnsanları harcayan bu sistemin esiri olarak yaşamak istemiyoruz.
Yaşam güzellikleriyle bir bütündür. Bu bütünlük insanların varlık nedenidir. Sermayenin ellerde toplanması sermayenin insan faktörünün önüne geçmesi, ekonomik yönden doğan eşitsizlik yaşamın güzelliğinden doğan bütünlüğü bozulmuştur. Bir eli yağda, bir eli balda olanların insafsızlığı ise bütünlüğün iyice bozulmasın neden olmuştur.

Bu virüs salgını ile kayıplar çok büyük olmuştur. Can iş ve ekonomik kayıplar yaşamın üstünü altına getirmiştir. Her şeyin ve çok şeylerin kaybı insanlara eziyettir, mahrumiyettir. Mevcut koşullara göre insanların eziyete maruz kalmadan yaşamlarını devam ettirmeleri için katkı sağlayanlar insanlık görevini yerine getirmiş olanlardır.

İnsanların yaşamlarında hayatı kazanmak için çalışmaları öncelikle olmalıdır. Hayatı kazanmak için mücadele etmek zordur. İnsanlara sorumluluk yükler. Ömür sonrası için çalışmaksa daha kolaydır. Allah'a bir dua, bir şükür yetecektir. Bunlara ilaveten yardımsever olmak, muhtaçlara kucak açmak olumlu getiri sağlayacaktır.

Hz Muhammed “ Hiç ölmeyecekmiş gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi öbür dünya için hazırlıklı ol “ derken insanların doğru dürüst ve temiz olmasını istemiştir.

İnsanlığın bitmemesi için el birliği,gönül birliği yapılmalıdır. Bunlar olunca kötülüklerin kaynağı kurutulmuş olur. Koca koca adamlar, koca koca rakamlar insanlar arasında ötekileştirme değil kucaklaşmaya sebep olursa insanlığın yükselmesine katkı sağlayacaktır.

Özgür, aydın ve ışıltılı günler yaşamak için mala, mülke, paraya, saraya hizmet etmek yerine biraz da insanlığa hizmet etmekle insanlığın ölmesi, virüsün gülmesi önlenmiş olacaktır.
Sevgilerimle

Cafer Gündoğdu
0539 979 35 29