Corona virüsü, insan sağlığı açısından ciddiyetini göstermeye başladı. Ülkeler çeşitli şekillerde mücadele ediyorlar. Umarım kısa sürede üstesinden gelinir.

Bu virüs dünya insanlarının ne kadar aciz olduklarını bir kez daha gösterdi. Özgürlükleri kısıtladı. Psikolojileri alt üst etti. Korku ve panik ortamı oluşturdu. Güven ve endişe gel -gitleri arasında kıvrandırdı.

Ülkemizde de önemli sosyal sonuçlar ve mesajlar oluşturdu. Umre’den gelenler karantinaya alındı. Bazıları alınmak istemedi. Devlet yurtları apal topal boşaltıldı. İnsanlar bu yurtlara yerleştirildi. Beş yıldızlı otellerden sonra bu yurtları beğenmeyenler oldu.
Yurt dışında oğlu, kızı olanlar bir an önce ülkelerine dönmeleri için yarışa girdiler. Bazıları çocuklarını karantinadan kaçırmak için çeşitli yollar denedi. Bunu yaparken önce kendi sağlığını, sonra sevdiklerinin ve çevresinin hatta ülkenin sağlığını hiçe saydı.
Bazıları haksız yere “umre”den gelenleri sorumlu tutmaya kalkıştı. Oysa yurt dışına şu veya bu sebeple çıkan on binlerce insan var. Bazıları da yaşanan olumsuzluklara rağmen aklamaya kalkıştı. Bu dünya görüşlerinin hoşgörüsüz çarpısmasıydı.

Ülkemizin sağlık kuruluşlarının böyle olağanüstü bir durumda pek de yeterli olmadığı ortaya çıktı. Erken alınan tedbirlerle olayın vehameti bir miktar azaltıldı. Toplu bulunulan her yerle ilgili alınan tedbirler paralelinde camilerde de toplu olarak bulunulmaması yönünde doğru bir karar alındı. Olayın ciddiyetini idrak edemeyenler buna itiraz etti. Cami ile yolları pek kesişmeyenler de bu durumdan memnun oldu. İbadet, dua, mabet elbette ihtiyaçtır. Bilim daha çok ihtiyaçtır. Dinimizin de emridir. Ancak bu uygulamalarda bile ayrıştırılmış zihniyetler haklılık yarışına girdiler. Özellikle sosyal medyada küfürleşmeye varan tartışmalara tanık olduk. Temennimiz hafifleyen seyirde sürdürülüp durdurulması yönünde.

Televizyonlarda viral enfeksiyon uzmanları dışında herkes ahkamlar kesti. Gazeteciler dahil. Hiç aşı araştırmasından basedilmedi. Ürettiğimiz test “kit”lerinin ABD’ye, İspanya’ya verildiği söylendi. Çin’den “kit” siparişi yapıldı. Televizyon kanallarında bile sosyal ayrışmanın izlerine bariz bir şekilde rastlandı. Birlik, dirlik çağrıları dil ucuyla yapıldı sanki. Aynı ayrışmışlığın semptomlarına oralarda da rastladık.

Devlet, önlemler paketi açıkladı. Beklentilere yeterince cevap veremedi. Devamı bekleniyor. Umarım devamında daha somut önlemlerle, daha elle tutulur uygulamalara yer verilir. Bu durumu malzeme yapmaya şu anda gerek yoktur. Eksikliklerin giderilmesi yönünde öneriler sunulabilir.

Asıl virüs toplumsal yaşantımıza bulaşmış sanki. Sevgimize bulaşmış, aklımıza bulaşmış, zihniyetimize bulaşmış sanki…

Toplumsal dayanışmanın yeniden ortaya çıkarılması gerektiği bir zaman diliminden geçmekteyiz. Etrafımızda salgın sebebiyle işini kaybetmiş, çalışamayan insanlar vardır mutlaka. Devletin ulaşamadığı bu insanlara toplum olarak ulaşmak, insani görev ve sorumluluğumuzdur.

Virüs; aklımıza, hoşgörümüze, anlayışlarımıza, merhametimize, vicdanımıza yani insanlığımıza bulaşmasın.
Virüse karşı önce gönüllerimizi dezenfekte edelim…
Sonra kendimizi ve çevremizi izole edelim.

Bilime güvenelim, tedbirlerimizi alalım, sonra tevekkül edelim…

BEŞ KÖŞE-Şaban BALTACIOĞLU