Bir yakınımı kaybettim. Yetmişbir yaşındaydı. Bu kayıpla ölümün hangi yaşta olursa olsun erken olduğunu anladım.

Yakınlar tanıyanlar, başsağlığı için geldiler. Ölümün zor olduğunu biliyordum. Daha yakından gördüm. Hayatta ölüm değişik şekillerde karşımıza çıkıyor. Eceli ile ölenler. Trafik ve iş kazaları, iş ve meslek hastalıklarıyla hayatlarını kaybedenler. Değişik hastalıklar, terör ve savaşlarda ölenler. Ne şekilde olursa olsun ölüm büyük bir kayıptır.

Evde beslediğimiz bir canlının yok olmasından üzüntü duyarız. Bunun için insan olması üzüntümüzü daha ileri bir noktaya taşır. İçimizi acıtır. Başsağlığı için gelenler acıya ortak oluyor.

Başsağlığı için gelenler acıya ortak oluyor, acı paylaşılıyordu. Acı paylaşıldığında azalıyor, sevgi ise paylaşıldığında çoğalıyordu.

Geleneksel yaşantımıza göre yer yer değişen cenaze törenleri mevcut olup, cenaze törenlerinin ortak yanları da vardır. Ölen kişi güzelce yıkandıktan sonra kefenlenir. Cenaze namazından sonra defin işlemi yapılır. Defin işleminin sonrasında ise Kur’an dan ayetler okunarak iyi dileklerle mezarlıktan ayrılmakla cenaze töreni bitirilmiş olur.

Kutsal kitabımızda sık sık cennet ve cehennem kavramları geçmektedir. Cennet iyiliğin, cehennem kötülüğün sembolu olduğunu anlarız.

Dünyamızda olduğu gibi cennet ve cehenneminde Tanrının nimetleriyle dolu olduğu söylenir. Tanrı insanlardan hiçbirşey  esirgememiş, her türlü nimeti fazlasıyla vermiştir. Şükür olsun diye kulluk ederiz. Borcumuzdur.

Bir anlatıya göre iyilik yapanlar her türlü iyiliğe kapısı açık olanlar öldüklerinde cennette bir araya gelirler.

Kötülük yapanlarla, kötülük peşinde koşturanların bir araya geldikleri yer ise cehennemdir. Cennet ve cehennemde çok uzun saplı kaşıklar vardır. Kaşıkların uzunlukları kol boyutunun çok üstündedir. Bu kaşıkları kullanmak için başka birisinin yardımı gereklidir.

Bu yardımlaşma cennette mevcuttur. Cennette olanlar nimetleri bir diğerinin yardımıyla kullanılan kaşıklarla birbirlerine ikram etmektedir. Cennet insanları nimetleri paylaşarak cenneti yaşamaktadır. Cehennemde olanlar arasında benzer uygulama ve paylaşım olmadığı için herkes çaresiz, perişandır. Yoksul, gariban, sefildir. Herkes birbirine düşman, herkes birbirinin kuyusunu nasıl kazanacağının hesabı içindedir. Bu haliyle cehennem çaresizliktir. Huzurun, güvenin ve güvencenin yaşanmadığı yerdir.

Başsağlığı için gelenler günlerce devam etti. Gelenler boş gelmiyordu. Her türlü erzakla geliyordu. Gelen erzaklar cenaze sahipleriyle ziyarete gelenler arasında yenip içiliyordu. Bu kadar yakınların seven, insanların biraraya gelmesi cenaze sahiplerine güç ve moral veriyordu.

İnsan kaybı ve ölüm zordu. Cenaze sahiplerini teselli etmek her durumda olmak gerekiyordu. Böylece acı zaman içinde kabuk bağlayacak zaman içinde giderek azalacaktı.

“Ölenle ölünmez”, “Her canlı ölümü tatacak”, “Yaşam devam ediyor” gibi cümleler sık sık kullanılan teselli sözleriydi. Teselli olmayıpta ne yapacaktır. Ölüm karışısında çaresiz değilmiydi insan.

Günler geçiyor. Zaman akıp gidiyordu. Sorumluluk aldığımız yaşam bizi bekliyordu. Böyle günler dostlukları pekiştirmek için fırsattı. “Onurlu yaşayıp onurla ölmek” diye bir söz vardı. Yakınım yaşayıp onurla ölenlerden biriydi.

Fevzi Gözütok’a rahmet diliyorum.