​Ülkemizde ‘Diyet’ deyince hemen hemen herkesin bir geçmişi var. Sokakta geçen Ayşe teyzelere sorsak hepsi farklı bir şeyler söyler;

- “Ekmeği kestim 2 kilo zayıfladım”, 

- “Komşunun kızı şu çayı içti kilo veriyor, yüzde 100 bitkisel ürünmüş zayıflatıyor”…  


Ama ne kadar doğru, ne kadar sağlıklı!  


Kilo vermek, sağlıklı beslenmek istiyorsak ilk önce etraftaki gereksiz bilgelere kulağımızı tıkamamız gerek. Ne kadar bu üründen kullanabiliriz ki, ya da ne kadar o çaydan içebiliriz. Ekmeği tamamen kesebilir miyiz ya da her gün mama tüketebilir miyiz? Türk’üz biz. Sabah kahvaltısız edemeyiz, bizi shake’ler mi ayakta tutacak? Ekmeği severiz, ‘haydi yemek yiyelim buyrun’ demek yerine ‘haydi ekmek yiyelim sofraya’ deriz. Alışkanlıklarımızdan vazgeçemeyiz.  


Değerli okuyucularımız, tek tip beslenmeyle kilo verilmiyor ne yazıkki. Kilo vermek için yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek gerekiyor. Geçtiğimiz hafta BKİ hesaplaması yaptık. Çıkan sonuçlar bize yol gösterici sonuçlardır. Kilolu ya da obezite basamaklarından birinde iseniz ‘‘Yaşam tarzı değişikliği’’ dediğimiz diyet tedavisi, egzersiz programı ve davranış tedavisinden oluşan 3 basamaklı tedavi, ağırlık kaybı ve korunmasında en etkili yöntemdir.  


Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü ve Kuzey Amerika Obezite Çalışma Grubu’nun birlikte hazırladıkları rehbere göre obezitede diyet tedavisi, belirli özelliklere sahip olmalıdır. Rehbere göre tedavinin temelini, aldığımız enerjinin azaltılması oluşturur. Buna göre obez kadınların günlük 1000-1200 kkal/gün, obez erkeklerin iste 1200-1600 kkal/gün enerji içeren diyetler uygulanması gerektiği bildirilmiştir. Her bireyin elbette ki vücut yapısı ve metabolizması aynı değildir. Bu yüzden diyet tedavisinde cinsiyet, yaş, boy, kilo, herhangi bir rahatsızlığı olup olmaması, yaptığı fiziksel aktivite ve beslenme alışkanlıkları çok önemlidir. Diyet programı kişiye özel olmalıdır. 


Obezitede diyet tedavisinde toplam enerjinin, yüzde 55’inden fazlasını karbonhidratlar, yüzde 30’dan azını yağlar ve yüzde 15’ini proteinler karşılamalıdır. Yani beslenmede karbonhidrat içeren tahıllar (ekmek, galeta, çorba, kepekli besinler vb.), çeşitli meyve ve sebzeler, yağ içeren bitkisel ve hayvansal yağlar, sert kabuklu kuruyemişler, protein içeren kırmızı et, tavuk, balık, hindi vb., yumurta ve kurubaklagillere uygun miktarlarda yer verilmelidir. 


Örneğin ekmeği tamamen hayatımızdan çıkarmak yerine miktarı azaltılabilir. Ayrıca vitamin/mineral eksikliği yaşanmaması için az enerji içeren diyetlerden kaçınılmalıdır. Alkol alımı sınırlanmalıdır. Günlük su tüketimi, vücuttaki metabolik atıkların atılması için gerekli olduğundan 2-3 litre olmalıdır. Herhangi bir nedenden dolayı ödem varsa diyette tuz kısıtlanmalıdır. Posalı besinler midede uzun süre kalıp tok tuttuğu için diyette yer verilebilir. Bunun dışında diyetin 6-8 öğünlük sık aralıkta olması en önemlisidir. Çünkü düzensiz aralıklarla yemek yemek enerji alımını arttırır. Sık beslenme; gereğinden fazla yemeyi, acıkmayı ve kaçamakları önleyerek kilo vermeyi destekler. 


Sonuç olarak obezitede uygulanan diyet tedavisinde kişiye özel hazırlanan diyet tedavisi, standardize olmuş diyet tedavisinden daha başarılı olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. 


Haftaya yazımda obezitede yaşam tarzı değişikliklerine devam edeceğim. Sağlıklı günler dilerim.