‘‘Hiç ağzım boş durmuyor, sürekli yeme isteğim var.’’
‘‘Açlıktan değil benim yemek yeme isteğim can sıkıntısından..’’
‘‘Sürekli diyet yapıyorum ama bir sevinç ya da üzüntülü bir durumda (duygularıma bağlı olarak) diyetimi hemen bozuyorum. Bu bende pişmanlık ve kendimi suçlamama neden olabiliyor..’’
Bu sözler size tanıdık geliyorsa duygusal yeme probleminiz olabilir..

Sevgili okuyucularım bu hafta sizinle çağımızın sorunu olan yeme bozuklukları ile ilgili bir konuyu paylaşmak istiyorum.
Yeme Bozuklukları, yemek yeme ile ilgili düşünce ve davranışların kişiye ciddi boyutlarda rahatsızlık vermesi ile ortaya çıkmaktadır.

Yeme bozuklukları, sadece yiyecek ve fiziksel ağırlık ile ilişkili bir problem değildir. Fiziksel görünüm ön planda gibi görünüyor olsa da bu etmenin altında yatan ciddi psikolojik rahatsızlıklar söz konusu olabilir. Yeme bozukluklarının altında yatan nedenler arasında; düşük benlik saygısı, depresyon, kontrol kaybı duygusu, değersizlik, kimlik karmaşası, aile içi iletişimde oluşan problemlerle ilişkilendirilmektedir.

Yeme Bozukluklarının türlerine bakacak olursak; Amerikan Psikiyatri Birliği 2013 senesinde yayınladığı (DSM 5) ölçütlerine göre: Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Sınıflandırılamayan Yeme Bozuklukları olarak bildirilmiştir.

Bu kısa bilgilendirmeden sonra gelelim bu haftaki konumuz olan duygusal yeme problemine, bu problem içsel bir konu, çevremizden (sevgiliden, eşten, babadan, anneden, arkadaştan, öğretmenden………. burayı kendiniz doldurabilirsiniz) göremediğimiz sevgiyi, ilgiyi, şımartılmayı kendimize verebilmek ve kendimizi şımartmak için yeme davranışına yönelmiş olabiliriz. Bunun yanında yaptığımız diyetler işe yarıyor ve kendimizi ideal kiloda mutlu hissederken diyet yapmaya devam edemiyorsak kilolu olmak hiç mi hiç hoşumuza gitmediği halde ağzımızı tutamayıp yemek yemeye devam ediyorsak sebepleri duygusal olabilir. Bunun sonucunda suçluluk duygusu, ‘kendimi çok güçsüz görüyorum yeme kontrolümü bile beceremiyorum, çok iradesizim’ gibi düşünce ve söylemlerle negatif bir tutum içinde olabiliriz. Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere bakıldığında mutsuzluğun en önemli faktörleri arasında yeme ve kilo problemleri olduğu görülmekte ve bunun nedenleri arasında da sosyal medyanın etkisinin çok fazla olduğu görülmekte ve ergenlerde sıfır beden takıntısı oluşabilmektedir.

Duygusal yeme problemi iki türlü hayatımıza girebilir: birincisi, stres, sevgisizlik, yalnızlık değersizlik gibi olumsuz duygulardan kaçınmak için yeme. Diğeri ise, kişinin kendini ödüllendirme tarzı, kutlama ve keyifli olumlu duygulardan kaynaklı aşırı yeme durumu ile gösterebilir.

Kendi duygularımızın farkında olmak ve bizi yemek yemeye sevk eden duygu ve düşüncelerin temelinde yatan faktörleri çözebilmek bu problemin önüne geçmeye yardımcı olacaktır.
Peki gelelim sonuca, her birey biriciktir ve her problem kişiye özeldir. Bunun bilincinde olarak size birkaç soru sormak istiyorum.

İçinizdeki çocuğu ne zaman unuttunuz? Ne zamandan bu yana ona çok yükleniyor, onu suçluyorsunuz? Ve en önemlisi ne zamandan bu yana kendinizi sevmiyorsunuz?
Bu soruların cevabı sizde içinizdeki çocukta gizli, onun sevilmeme duygusunda, bastırdığı tüm duygularda…Probleminyemek yemekten geçmiyor olduğunu fark etmelisiniz. Hem duygusal sorunlarınızhem de yeme bozukluklarınız için bir uzmandan terapi alabilirsiniz.

‘‘İnsan büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki insan içindeki o ilmi okuyabilsin. Bu perdeler ve karanlıklar; bu dünyadaki türlü türlü meşguliyetler insanın dünya işlerinde aldığı çeşitli tedbirler ve gönlün sonsuz arzularıdır.’’(Mevlana)
Sevgili okuyucularım Mevlana’nın dediği gibi, içimizde her şey yazılı, kendi içsel yolculuğumuzda içimizde yazılı olanla ilimle karşılaştığımızda aslında bütün problemler ortadan kalkabilir.
Sevgiyle kalın…

KLİNİK PSİKOLOG GÜLSÜM BİRCAN