Son yıllarda yazdığım makalelerde her hangi bir siyasi partiyi eleştirirken görmemişsinizdir. Ülkemizin uluslararası çıkarlarına veya bölünmez bütünlüğüne kast edilmemişse.
Çünkü her partiden arkadaşımız var. Onların hiç birini kırmak istemem. Partilerin ülkemizin kalkınması, halkının huzuru ve refahı için siyaset yaptığına inanıyorum.
Benim derdim bu ülkenin kalkınması, insanları varlık ve huzur içinde yaşamasıdır.
Yani önce devlet. İçindeki bireylerin ıslahı ve doğru istikamette hizmet etmelerini sağlamak kolaydır.
Komşu Suriye ve Irak diye devletler var. Bu devletlerde yaşayan insanlar artık ne kadar doğru ve dürüst çalışkan davransalar faydası var mı? Yok. Neden? Çünkü ortada devlet diye bir şey kalmamış.
1970 - 1980 li yıllarda Rahmetli Kemal Sunal filmlerde oynamış. O filmlerde devlete çalışan memurların görevlerini nasıl suiistimal ettiklerini görüyoruz.
Ben 50 yaşıma geldim, yıl 2021 oldu. Bu suiistimallerin hiç değişmediği gördüm.
Daha dün bir arkadaşım anlattı.
“İŞKUR aracılığı ile bir yıl önce devlet kurumunda çalışmaya başladım. Kurumda işleri genelde İŞKUR aracılığı ile giren arkadaşlar yapıyor. Kadrolu arkadaşlar Pandemi nedeniyle zaten haftanın 3 günü işe geliyor. Onlarda 3 günün 2 sini ya izin alıyor. Ya da rapor alıyor” dedi.
Şimdi 1970 yılından beri ne değişmiş. Siz söyleyin.
Benim için devletin istikbali, kalkınması ve önce var olmasıdır.
Devlete, mali katkı yapılacak, devlet bankaları, vergi daireleri, posta işletmeleri gibi yerlerde halkın hizmeti zamanında ve tam layıkıyla yapılmadığını görüyorum.
O yüzden siyasi partiler geçici. Devlet kalıcıdır.
Sırası gelen yani millet iradesine ve teveccühüne mazhar olanlar zamanı gelince hizmetini yapar.
Yani bu iktidarı beğenmedim. Bu belediye başkanını beğenmedim. Atın bunu görevden yeni birisi gelsin demek beyhudedir. Çünkü devlet kanun koymuş. Siyasiler seçimle iş başına gelir. Halk iradesi ile gider.
Herkes devlete olan görevini yapacak. Yapmıyorsa gidecek kendi işini yapacak. Yoksa devlete hizmet edecek birileri gelir.
Ramazan Sarıkayalı
