Birinci Cihan Savaşından mağlup çıkılması sonucu ülkemizin dört bir yanı işgal altına alınmış. Bir yanda İngilizler, bir yanda Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar, Ruslar ülkenin çoğu bölümünü işgal etmişlerdir.

19 mayıs 1919 da Samsuna çıkan Mustafa Kemal’in başlattığı hareket çığ gibi büyüyerek tüm Anadolu’yu sarmıştır. Sonucunda sıfırdan bir devlet doğmuş ve 29.10.1923 de Cumhuriyet ilan edilmiştir. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

Benim çocukluğum Babamın dayısı olan imam dede den (Ahmet Kızılağaç) Çanakkale savaşında 1917 de iki dedemin nasıl şehit olduğunu ve savaşların sonucunu, Köyümüzün diğer büyüklerinden Kurtuluş savaşını nasıl kazandıklarını dinleyerek geçti. Ayrıca Kurtuluş savaşı başladığında 11 yaşında olan anamdan erkekler savaşa gittiğinde geride kalan kadınların nasıl yaşadıklarını dinleyerek geçti. Bilhassa en dikkatimi çeken olay erkekler olmayınca ekin ekilememiş ve Ekmekte yapılamamıştır. Meşe takalaklarını (meşe palamudu) dibekte döğüp nasıl ekmek yaptıklarını dinleyerek geçti.

Kısacası bu Cumhuriyet kolay kurulmadı.

Cumhuriyet sonrası her yıl 29 ekim günleri coşku ile kutlanan Cumhuriyet bayramları vardı. Yazımı yazdığım bu günde aynı törenlerden birisini izlemeye gittim. İlkokula başladığım 1955 yılı 29 Ekimi ve ondan önce sadece izlemeye gittiğim Cumhuriyet Bayramlarından başlayarak bu güne kadar bir şerit geçti gözümün önünden.

Ben ilk Okul 1,2 ve 5 nci sınıfları Karacaören köyünün İncirağacı mahallesinde bulunan ilk okulda okudum. O zaman civarın tek okulu idi orası. Bayramlar olduğu zaman köylüler hiçbir iş yapmaz ve 1-2 veya 3 saatlik yoldan bayram törenini izlemeye gelirdi. Okulda çok çeşitli etkinlikler yapılırdı. Öğrenciler şiirler okurlar, tiyatro oynarlar ve çeşitli yarışlar yaparlardı.

3 ve 4 ncü sınıfı Kumluca Merkez İlkokulunda okudum o zaman Kumluca Merkezde tek okul vardı. 3 Sınıf Mevcudumuz ncü sınıfta okuduğumda 97, 4 üncü sınıfta okuduğumda 73 kişiydi.

Kumluca Merkezde 4 ncü sınıfta iken Şimdiki Belediye binasının yerinde olan meydanda ezbere okuduğum 12 kıtalık şiir ile 5 nci sınıfta köde yine ezbere okuduğum 10 kıtalık istiklal marşını hiç unutamam.

Keza Orta okulu Finike de okurken geçirdiğimiz o bayram şölenleri ve halkın katılımı ile Lisedeyken Antalya Cumhuriyet Meydanında yapılan törenler ile Tören geçişleri gözümün önünden bir şerit gibi geçti. O tören geçişlerine bütün okullar katıldığı gibi Tüm esnaf, Resmi kurumlar ve Sivil toplum kuruluşları da katılırdı. Hele Antalya da geçen demircileri ve köftecileri hiç unutamam.

İlçemizde de yaklaşık son on yıla gelinceye kadar eskisi kadar olmasa da Resmi kurumların, Esnaf kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının katkısı ile geçiş törenleri yapılırdı. Nedense son yıllarda çelenk törenleri sadece iki çelenk e düştü. Törenler resmiyette yapılsın diye yapılmaya başlandı. Hele bu yılki tören hiç olmadı ve dostlar. İki kızımız şiir okudu, küçük bir halk oyunları gösterisi ve spor lisemizin gösterisi olmasa hiçbir etkinlik yoktu.

Sözün kısası nerede bu esnaf, nerede bu halk, nerede bu sivil toplum kuruluşları, nerede bu resmi kurumlar. Burada bir oyun var ama kimse bu Cumhuriyeti unutturamayacak bize. Biz o coşkuyu yine yaşayacağız.

Eğer bu gün minarelerimizde ezanlar susmuyorsa, camilerimiz açıksa bunu o gün savaşan liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. Hepsinin Ruhları Şad, Mekanları cennet olsun.

Cumhuriyetimizin 97 ncı kuruluş yılını canı gönülden kutlarken Yüce Atamızın bir sözü ile yazımı bitirmek istiyorum. Ne demiş Atamız.

“ BENİM NACİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAK AMA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLEL EBET PAYİDAR KALACAKTIR. “

Sen merak etme atam bu Cumhuriyeti kimse yıkamayacak, bizleri kimse bir birimize düşüremeyecek.

HOŞÇA KALIN CUMHURİYET İLE KALIN…..

Turgut EKEN