Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta gündemimizde ne yazık ki çocuk cinsel istismarı var. Toplum olarak çok fazla bilinçlenmeye ihtiyacımız var.

Çocukları korumaya çalışırken sosyal medyada ve diğer sosyal ağlarda toplumsal bilinci ve farkındalığı arttırmak için;

-Çocuğun kişisel hiçbir bilgisi, adresi, okulu, resmi kimliği paylaşılmamalıdır.

-Olayın oluş şekline, ailesiyle, çevresiyle ve yaşadıkları duygular konusunda varsayımlarda değerlendirmelerde bulunulmaması çok önemlidir.

- Çocuğun yaşadığı memleket, semt, etnik kimliği ile ilgili, ekonomik durumuna, ailesinin yaşadığı ortama yorumlar yapılmaması çok önemlidir. Ayrımcılığa yol açılmaması gerekir.

-Çocuğun verdiği tüm bilgiler ve kayıtların gizliliği konusunda uzmanlar azami özen göstermeli mahremiyete dikkat edilmelidir.

Yukarıdaki bilgilendirilmeye toplum olarak özen gösterilmeliyiz. Çocuğun mahremiyetine dikkat edilmediğinde çocuk travmatik bir süreçten tekrar tekrar travmaya neden olan tetikleyici unsurlarla karşılaşmasından dolayı hayata çok yavaş adapte olacak ve psikolojik olarak daha fazla yıpranacağını unutmayalım.

Çocuklarımızı tüm istismar olaylarından korumak istiyor muyuz bir bakalım ne dersiniz?

Çocuğunuza kendisine saygı duyması için yönlendiriyor musunuz?

İstemediği bir durum karşısında size hayır demesine izin veriyor musunuz?

Çocuğunuz İstemediği halde amcası dayısı diyerek sevmesine izin vermesi için zorluyor musunuz?

Evde olan her şeyin doğru olduğunu, baba anne şiddet uygularsa bunun onun iyiliği için olduğunu söylüyor musunuz?

Misafiriniz gelince çocuklarınız başınızda dolanmasın diyerek tabletleri eline tutuşturuyor musunuz?

Evde yaşanan tüm sorunların (şiddet, istismar, ihmal vb.) evde kalacağını söyleyip çocuğunuza göz dağı veriyor musunuz?

Büyüklerin yanında konuşulmaz, büyükler ne söylerse söylesin doğrudur diyor musunuz?

Çocuklarınızın sorularına cevap vermek için zaman ayırıyor musunuz yoksa geçiştiriyor musunuz?

Çocuğunuzun sizi ve çevrenizi sorgulamasına izin veriyor musunuz?

Çocuğunuza sürekli uslu çocuk olması (yağmurda çamurda oynamaması, arkadaşlarının yanın da uyumlu olması, herkes kavga gürültü etse de karışmaması) gerektiğini söylüyor musunuz?

Büyükler ne sorumluluk verirse versin hayır demeden şikayet etmeden o sorumluluğu yapması gerektiğini dikte ediyor musunuz?

Haksızlık karşısında ses çıkartmasını gerektiğini ifade ediyor musunuz?

Yapmış olduğu resimlere dikkat ediyor musunuz?

Çocuğunuzun sessiz olması ile gurur duyuyor ve bunu ona söylüyor msunuz?

Çocuğunuzun evde söz söyleme hakkı var mı?

Çocuğunuzun uysal olması ile gururlanıyor ona da bunu ifade ediyor musunuz?

Çocuğunuz sizin her istediğinizi yaptığı için itaatkar tavırları için onu ödüllendiriyor musunuz?

Çocuğunuz duygularını açık ve net ifade edebiliyor mu? ağlarken ağlamasına izin verip niçin ağladığını soruyor musunuz?

Doğru bulmadığınız bir davranışı yaptığında onu suçlamayı mı yoksa onun bu davranışı neden yaptığı ile ilgili bilgi paylaşımı yapmasını mı sağlıyorsunuz?

Sorulara verdiğiniz ‘evet-hayır’ cevaplarını soruların kenarına işaretleyip tekrar gözden geçirebilir misiniz?

Eveeet çocuklarınıza hayır demekten korkmayı, büyüklerin onların istemediği bir durumu davranışı yaptığında ses çıkarmamayı, büyükleri yapmak istemediği bir şeye zorladığında redetmenin günah ve kötü bir şey olduğunu, verilen sorumlulukları gözü kapalı yapması gerektiğini ve tüm haksızlıkları görmezlikten gelip her gün şikayet ettikleri bir sistemin parçası olmasını istiyorsanız diyeceğim o ki:

Çocuklarınıza koşulsuz şartsız, sorgu sual yapmaksızın itaat etmeyi dikte edin ki çocuk taciz, zorbalık, şiddet karşısında hayır demenin bir suç olduğunu düşünsün. Sesini çıkartmanın onun uysal çocuk olmasına zarar verip aferin alamayacağı korkusu ile hayır diyemesin…

Çocuklarımıza önce kendi sınırlarının olduğunu, hayır diyebilmeyi, onlar istemedikçe kimsenin ona dokunamayacağını, her şekilde her koşulda onları seveceğimizi ve büyüklerin de bazen her şeyi bilemeyeceğini, her koşulda onların yanında olduğumuzu yargılamadan, suçlamadan onları susturmadan dinleyeceğimizi bilmelerini sağlamalıyız.

Sevgiyle Kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan