Merhaba sevgili okuyucularım,bu hafta insanların konuşmaktan kaçındığı ‘‘çocuk cinsel istismarı’’ konusu ile sizlerleyim.

Çocukları çok derinden sarsan, kısa ve uzun vadede çocuğun gelecek hayatını alt üst eden, diğer istismar türlerine göre saptanması daha zor olan ‘‘çocuk cinsel istismarı’’ dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülmektedir.

İnsanlar için bu konuda konuşmak zor olsada, bu konu hakkında bilgi sahibi olmak, çocuğu bu konuda bilgilendirmek hayati önem taşımaktadır. Ailelerin ve çocukların bu konuda bilinçlenmesi çok önemli.

Çocuk cinsel istismarı, bir yetişkinin kendi cinsel tatmini için çocuğu araç olarak kullanmasıdır. Bu istismar, çocuğun bedenine dokunarak ya da dokunmayarak olabilir. Dokunarak; göğsüne, kalçasına, genital bölgesine, dudaklarına dokunmak, öpmek okşamak gibi davranışları kapsayabilir. Dokunmayarak ise; bu davranışları çocuğun, kendisine yapılmasını isteyebilir. Diğer yandan çocuğa pornografik materyaller izletmek, açık saçık fıkra anlatmak, çocuğa açık saçık resim göstermek ve çocuğu bu resme konu etmek, çocuğu fuhuşa sürüklemek gibi davranışlarla da gerçekleşir.

Çocukları cinsel istismardan korumak için yaşlarına uygun bir dil ve üslup ile anlatıp bilinçlendirmek çok önemli. Bunun için çocuklara ‘‘Dokunma Kuralını’’ öğretmek, yani ‘hiç kimse çocuğun özel yerlerine dokunamaz ve kendisinden dokunmasını da isteyemez.’ Bu özel yerler; göğüs, vajina, penis, kalça, ve dudak şeklinde anlatılmalıdır.

Çocuğa ‘senin bedenine özel yerlerine kimse dokunamaz’ mesajı verilmelidir. Çocuklara aileler tarafından sıklıkla yapılan ‘‘haydi ama amcan, dayın, deden, teyzen, ninen seni seviyor öpmesine dokunmasına izin ver vb.’’ gibi söylemler çocuğun kendi bedeni hakkında söz sahibi olmamasını sağlayabiliyor. Bu söylemler çocuğun herhangi bir insan onu öptüğünde onu sevdiğini düşünüp bedenine dokunmasına izin verebiliyor. Çünkü sevmek ona öyle öğretildi. Unutmayalım acı bir gerçek de şu ki araştırmalar da bunu göstermekte çoğunlukla çocuğun cinsel istismarına tanıdık kişiler sebep olmakta ve aileler bu durumun üstünü örterek çocuklarını çok daha fazla travmatikbir sürece sürüklemektedir.

Çocuk cinsel istismarı diğer istismar türlerine göre daha saklı gizlidir görünmez gibidir. Ama aslında görünür nasıl mı çocuğun o ruhsal acısı kendisini; ağlayarak, susarak, bağırarak, kekeleyerek, yemeyerek, çok yiyerek, kusarak, vurarak, kırarak, kendisine ve diğerlerine zarar vererek, bir sürü suç işleyerek hatalar yaparak ve daha da mı anlaşılmadı o zaman ne yazık ki kendini ölüme adayarak acılarına son verebilirler.

Bu çocukların ruhlarında açılan derin yaraların kabuk bağlayabilmesi için bir uzman gözetiminde bulunmalıdırlar.

Evet çocukların acılarını görelim. Devekuşu misali kafamızı kuma gömünce sorunlar kaybolmuyor. Çocuğun cinsel istismarında Türkiye dünya listesinde 3. Sırada!

Çocuklar tecavüz edilmeden bağırmalıyız.

Cinsel istismar gücünü sessizlikten alır. Susarsanız karanlık artar…

Önce cinsel istismarı kendimiz öğrenmeliyiz. Söylemlerimizle, davranışlarımızla onun yanında olduğumuzu, çocuğun kendi bedeni hakkında söz sahibi olduğunu öğretmeliyiz.

Sevgili okuyucularım yazımıÇocuk cinsel istismarı ile ilgili tüm aileler ve yetişkinler için; Ali İhsan Taşçı’nın ‘‘CİNSEL EĞİTİM’’ adlı kitap önerisi ile sonlandırmak istiyorum.

Sevgiyle kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan