Büyüklük kişinin boyunun uzunluğuna ve yaşına bağlı değildir. Büyüklük sağlıklı bir aklın olmasıyla ortaya çıkar. Mayasında haklının hakkını alması, kişilerin ise haklıdan yana kararlı bir tavır ortaya koymasıyla kendini gösterir.

Büyüklük bunların dışında parlak, işlek ve fonksiyonel bir akıl gerektirir. Olup bitenleri akıl kendi terazisinde tartar. Mantığın süzgecinden geçirir. Mantık olup bitenlerin belli bir çerçeve içinde değerlendirilmesidir. Mantık akıl haricinde olanlarla, saçmalıkları kabul etmez. Mantık tutarlılıkları kabul eder. Mantık tutarlılıklara yakındır.

Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerine ilişkin ‘’kimselerin gözü arkada kalmasın, çok iyi çalışacak bir belediye başkanı var’’ diyerek işi tatlıya bağlamak istemiştir. Çok iyi çalışacağını diğer partiden olanlarda bilmektedir. Fakat iş burada bitmez.

İmamoğlu bazılarının hesabına çalışacak veya onların havuzunu doldurmak için uğraşacak değil ya! Onlar için yağlı, ballı börek bitmiş, pastadan büyük pay gitmiştir. Ekrem İmamoğlu da durup dururken nereden çıktı? Neyin nesi, akıllı mı deli mi? ‘’Hakkımı yedirmem, İstanbul halkının da hakkını yedirmem’’ diyor başka bir şey söylemiyor. Ekrem başkan inatla bunları söylediğine göre bir bildiği olmalı. Demek ki, hakkın kutsallığına inanıyor. Bu inancıyla kişiliğini ortaya koyuyor. Kişiliği devleşiyor, Hak’la bütünleşiyor. İnsani bir büyüklük ortaya çıkıyor.

İnsani açıdan büyüksün İmamoğlu. Mücadele azminle büyüksün, ortaya koyduğun örgütlenme biçimiyle, aklın, mantığın, yüreğin, samimiyetin, açık tutumun, gösterişten uzak tavrın ve öngörülerinle büyüksün.

Büyüklük şeytanlık değildir. Şeytanın değirmenine su taşıyarak büyük olunmaz. Kimse soylu bir davranış varsa büyüklük ondadır. Büyüklük dürüstlükte temizlikte, insanlıktadır. Ne kadar insansan o kadar büyük olursun. Hak gaspına sebep olmadan ne kadar insanlıktan yana çalışabilirsen, büyüklüğün derecesi o arada artar. Başkalarına tepeden bakarak, çalım satarak büyük olunmaz. Büyüklük insanın içindeki EGO’yu yok etmektir. EGO tavan yapmışsa EGO’nun tavan yaptığı yerde büyüklüğün tozu bile bulunmaz.

En büyük savaş insanların nefisleriyle yapmış olduğu savaştır. Nefis savaşının neresindeyiz acaba? Nefis savaşını zaman zaman bıraktığımız oluyor mu? Yoksa nefsimizle savaşmak gibi bir kaygımız yok mu? Nalıncı keseri gibi hep kendimizden yana yontmayı mı tercih ediyoruz. Beden sağlığımıza mukabil ruh sağlığını da dikkate alarak hareket edildiği oluyor mu? Bu aşamada kişi kendini ve haddini bilmelidir. Kendini ve haddini bilmeyenlere bazı şeylerin anlatılması zordur. Büyüklük kuruntudan kurtulmaktır. Kişide varsa kuruntu ile kibir. Aklından ne hainlik geçiyor kim bilir. Kuruntusu ve kibir’i olanların büyüklükle uzaktan, yakından ilgileri yoktur. Büyüklük soylu davranıştır. Soylu davranışta kuruntu ve kibir bulunmaz. İnsanlıktan yeteri kadar nasip alınmış olması davranışları her bakımdan olumlu yönde etkileyecektir.

Düşüncelerimiz kişiliğimize uygun olmalıdır. Düşüncelerimiz doğruyu yansıtmalıdır. Düşünceler berrak ve açık olmalı, samimi yetimizi yansıtmalıdır. Düşüncelerimiz insanın özüyle bağdaşır olmalıdır. Bunların varlığı her durumda kim olursa olsun kişilere büyüklük sağlayacaktır.

Memleketimiz de çok güzel ve değerli insanlarımız vardır. Bunların kıymeti bilinmeli, bunlara sahip çıkılmalıdır. Sahip çıkılacak kıymeti bilinecekler arasında ilk sırada olansa Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk her haliyle çok büyüktür. Atatürk’ün izinde olmak büyüklüğe giden yolda mesafe almaktır.

Büyüklük ‘’bağımsızlık benim karakterimdir’’ diye bilen ‘’kurtuluş için değilse savaş, savaş bir cinayettir’’ yaratılanları yaratandan dolayı seven insanlar arasında ayırım gözetmeyen, sevgiyi ve onuru baş tacı eden, hainlik nedir bilmeyendir.

İşte böyle bir ortamda güzel duygularla birlik beraberlik içinde yaşamak ve dünya nimetlerini cömertçe paylaşmak yönetici kademesine seçilenlerin görevi olmalıdır. İnsanlar seçerken böyle iyi olanları bulmalıdır. Hep birlikte güzel günler yaşanmalıdır. Güzel ve ışıklı günler. SEVGİLERİMLE…

CAFER GÜNDOĞDU 0539 979 35 29